UEFA ve sonrası

Artık yeni moda UEFA... Türk Futbol Hukuku kendi kararlarını verdikten sonra, Avrupa'nın patronu ne diyecek diye bekleniyor.
Bir yıldır tereddütler arasında gidip geliyoruz. Kaosun içinden çıkmanın peşindeyiz. Çünkü sözü geçen Fenerbahçe, Türkiye'de sadece futbolun değil, sporun da lokomotifi. Bu yüzden süreç başladığında, kendini sorumlu hisseden herkes Fenerbahçe'nin bu dinamiğini kaybetmesini önlemeye çalıştı. Şahıslar ve kulüpler tartışması da bu noktada çıktı zaten.
Fenerbahçe'nin önemi Avrupa için de çok büyük. Yaşanan krizi en hafif şekilde atlatan ülkenin temsilcileri olarak, bu kıtanın da yeni kahramanlara ihtiyacı var. Yoksa her yıl, aynı takımların oynadığı, benzer şekilde biten film tekrar edip duruyor.
FARKLILIK YARATMALI
Bu yenilenme çabasında, Fenerbahçe'nin de kendi içinde farklılar yaratması gerekiyor. Son seçilen yönetime uzun vadeli bakılmamasının temel nedeni de bu zaten. Büyüyen futbol pazarında ilk adımları atan, ilk fikirleri üreten, stadına ilk yatırımı yapan ve bunun ürünlerini toplayan kulüp Fenerbahçe...
Finansal fair play çıktığı anda da, bu atılımların aslında taşıma su ile yapıldığının ortaya çıkmasıyla, tüm kulüplere "ayağını yorganına göre uzat" mesajını veren de Fenerbahçe oldu. Ali Koç, 3 Temmuz'dan sonra mali olarak sıkıştıklarını söylüyor. Oysa, UEFA'dan gelecek 20 milyon euroyu, içinde dört holding patronun olduğu bir yönetimin telafi edeceği düşünülürdü. Demek ki, açık o kadar büyümüş ki, tahvil satışı sonrası şimdi de hisseleri satacaklar. Önümüzdeki yılların gelirleri gittiği gibi, taraftarın verdiği destek de ancak çarkları çevirmiş.