Empati Lastik değiştirirken yapmıyoruz…
Ankara Türkiye'nin başkenti… Yurt içinde başkentte işi olanların, yurt dışından Türkiye ile bağlantı kuracakların ilk durağı.
Türkiye'nin vitrin kenti… Kuralların şehri. Bir o kadar da kuralsızlıklara kural koyanların… Siyasi hareketlilik kadar araç trafiği de yoğun… Her fırsatta dile getiriyorum. Bu kent iki unsuru bünyesinde bulunduruyor.
Biri ülkenin başkenti, diğer başkentte yaşayanları bir araya getiren Ankara… Ankara mazlum… Ankara ilgisiz… Ankara sahipsiz… Ankara iş gören ama işini gördüremeyen bir şehir… Ankara'da yaşıyoruz ama anlamıyoruz. Anlamak ve sorunlarını da çözmek istemiyoruz. Mazlum kent… Ankaralılık bilinci maalesef bilinçsizlik üzerine… İnsan kendine ait olanı nasıl korur, kollar… Bir kravatımıza gösterdiğimiz hassasiyeti yaşadığımız şehre göstermiyoruz.
Onlarca sivil toplum kuruluşuna ev sahipliği yapıyor Ankara… Yiyelim, içelim, lay lay lom modundayız… Empati yapmıyoruz… Söz empatiden açılmışken şehrin trafiğine dair öfkemi, kızgınlığımı ve kırgınlığımı ifade etmek istiyorum. Direksiyon başına geçtiğimiz andan itibaren çevremizle irtibatı kesiyoruz. Kurallar ve tabelalar yok sayılıyor. İnsan yaşamını öncelikli tutan bu kurallara ilişkin araç üzerindeki sinyallerde umurumuzda olmuyor.
Ankara'ya dışarıdan gelmişseniz trafiğe alışmanız için biraz zamana ihtiyacınız var. Çünkü bu şehirde kurallar tersinden işliyor. Örnekleyelim…
Karşıdan araç gelebilir.
Karşınıza kimin bilmem nesinin nesi olduğu bilinmeyen biri çıkabilir.
Önerim şu; tüm trafik tabelalarını kaldıralım. Bu şehirde 'park yasağı', 'girilmez', 'tek yön' gibi tabelalara ihtiyaç yok.
Ben mi? Mümkün oldukça sinirlerime hâkim olmaya çalışıyorum.
Empati yapıyorum…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.