Düş görmek
Usturlab, sevdiğim bir sözcük. Bizde az kullanılıyor.
Kökleri belki farklı, ama yine de dilimize ait bir sözcük. Bir astronomi aletinin adı. Astronomide çeşitli problemlerin grafiksel karşılığının belirlenmesi, yıldızların yükseklik açılarının ölçülmesi, enlem dairelerinin belirlenmesi, burçlarla ilgili bilgilerin elde edilmesi gibi alanlarda kullanılmış.
Antik Yunan'da keşfedilmiş. Ama usturlabı, 9. yüzyılda Müslümanlar geliştirmeye ve astronomi alanında çok daha yoğun kullanmaya başlamışlar.
Evet öyle; yeryüzü sırlarının usturlabı sevgidir...
Günümüzde yok olan, kimsesizleşen, özellikle herkesin birbirini ötekileştirdiği günümüz Türkiye'sinde, ıssızlaşan sevgi.
Haydi bakalım, hepimize günün sorusu; "İnsan ötekini sevebilir mi?"
Merhamet ve adalet; bu ikisine sahipseniz, 'öteki ' gördüğünüzü sevebilirsiniz.
Zaten sevemiyorsanız, sorun ötekinde değil, kendinizde...
Ey özgürlük... Hani; "Okulda defterime Sırama, ağaçlara Yazarım adını" diye devam eden; özgürlüğe adanmış, Livaneli'nin şarkılaştırdığı bir Paul Eluard şiiri gibi mi şimdilerde, gündelik hayatta acaba bu kavram... Aşk ve devrim şairi Eluard'ın dizeleri gibi mi özgürlük?
Bilmem...
Belki 'sevmektir', gerçek anlamda özgür olmak...
İnsanı ve hayatı sevmek...
Ya da usta yazar, sevgili dostum Haşmet Babaoğlu ile bir sohbetimizde dediği gibidir: "Bazen istemediklerini yapmadığında özgürsün." Ama yine de bir insan hayatının akışında, ancak ne kadarını belirleyebilir ki yazgısının...
Bu nedenle özgürlük de, göreceli bir kavram...
Yarın ne olacağını bilemiyoruz çünkü...
Bu anlamda 'kaderimizi sevdiğimiz kadar', özgürüz belki de... Belki de bu nedenle (Amor Fati); yani Nietzsche'nin dediği gibi; insan mutlaka "kaderini sevmeli..."
Yaşadığı ve tercih ettiği yalnızlığının dışına taşmak için, çok sayıda karakter yaratarak, takma adlarla şiirler yazmış Pessoa. Şairin 1935 yılında öldüğünde arkasında bıraktığı 25 bini bulan belge, bugün hala tam olarak elden geçirilmiş değil... Ölümünden sonra yayınlananların küçük bir bölümü bile, onun ne büyük bir şair olduğunu anlattı tüm dünyaya... Örneğin "Uzaklıklar, Eski Denizler" adlı kitabındaki küçük bir şiirde, şu dizeler çarpıyor gözüme: "Uyuyorum. Düş görürsem, bilmiyorum uyandığımda Gördüğüm düş neydi.
Uyuyorum. Düş görmezsem, tanımadığım Açık bir yerde uyanıyorum, Çünkü henüz bilmiyorum Uyandığım yer neresi.
En iyisi ne düş görmek ne görmemek.
En iyisi hiç uyanmamak." İnsan sürekli düş gören bir uyuyan mıdır yoksa, şairin deyişiyle...
Bu nedenle 'yeryüzü sırlarının usturlabı sevgidir' belki de...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.