Ey büyük yanılsama
İnsan bu mavi gökkubbenin altında, kendinden kendine yansıyan bir sırdır...
Ölüm ise aslında aynı insana, binlerce yıllık hakikat sırrını anımsatır...
Pek çabuk unutur, iyilikleri, geçmişi, sevgisini, kendisini...
Ama aslında aynı insan, yine ne çok çabuk sever, iyi olanı, güzel olanı...
Sanır ki götürecek sonsuzluğa, bütün hırslarını da...
Büyük yanılsama; yine de insan her şeyi yanında götürecek gibi yaşar bu dünyada...
Canın içinde "gönlün" gizli olduğu düşünülürdü...
Gönül içinde de kara bir nokta...
İnsanın, idrak ve sevgi noktasıydı...
"Süveyda..."
Ne şiirsel bir sözcük değil mi! Sanki sevginin şiiri gibi...
Evliya Çelebi'nin çağdaşı bu şairi okuyunca, köklerimizin derinliğini hissettim...
***
Tahta-yı meyhanede taht-ı Süleyman'dır yeri..."
(Dünya ilgilerinden soyutlanma ülkesinin sultanlığını yaşayan bir sarhoş için, meyhanedeki tahta peyke, Süleyman'ın tahtı ile eşdeğerdedir...)
Bazen kendini dünya nimetlerine önem vermekten kurtarmış bir sarhoşun peykesi (tahta sedir, kerevet) bir sultanın tahtı ile eşittir...
Bunları dışarıda ararsak hayaldir...
İnsanı, sevmek mi mutlu kılar, sevilmek mi?
Sevmektir aslolan, koşulsuz insan sevgisi....
"Yaşama anlamını kazandıran tek şey sevgidir..."
Asırlar önce, kocaman bir Hayyam...
Dedi ki: "Dünya yüzük gibidir, şüphesiz biz de onun nakışıyız..."
Büyük bir sufi şairi...
Bazı kaynaklarda, Mevlana'nın bile gençliğine adım atmadan önce, ondan feyz aldığı yazılıdır.
İşte bu Attar demiş ki:
"Anlamsız olmadığı halde öyle gözüken şey, onun anlamsız olduğunu düşünen kişinin cehaletinden daha iyidir."
"Annelerin ninnilerinden, spikerin okuduğu habere kadar Yürekte kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı, Anlamak sevgilim, bu müthiş bir bahtiyarlıktır Anlamak gideni ve gelmekte olanı..."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.