Güvenlik mi mahremiyet mi?
Adana ve güney illerimizin tamamı MOBESE'lerle donatılmış…
Bir tür Big Brother sistemi.
Yani biri bizi gözetliyor.
Caydırıcı olsun diye şehirlerin dört bir yanına kameralar konulmuş…
Kapkaç, hırsızlık, gasp, taciz gibi sokak suçlarının önlenmesini sağlayan, suçlunun takibini kolaylaştıran çağın teknolojisi…
Köylerde bile…
Aslında zaman zaman şikayet konusu olan MOBESE'nin tarihi de çok eski biliyor musunuz?
Osmanlı döneminde padişahlar sarayın her yanını canlı MOBESE'lerle doldurmuştu.
Sultanın saray içindeki gözü kulağı çoktu yani.
Her yerden izleniyoruz.
Uzaydan, cadde ve sokaklardan, hatta yollardan bile.
O kameralar birçok sırrı ifşa etti, bundan sonra da edecek.
Kaç faili meçhul onlar sayesinde çözüldü…
ABD'li Sierra'nın zanlısı 'Laz Ziya'yı da onlar tespit etti ya.
Köprü ve otoyol gişelerinden kaçak geçen zamparaların evine şimdi fotoğraflı ceza makbuzları gidiyor.
Haliyle evdeki eş de çıldırıyor.
Yan koltuktaki bayanın kim olduğunu açıklayamayan koca da soluğu mahkemede alıyor.
Kısacası çıngar da çıksa, özel hayatın gizliliği de kalksa ortadan,
O kameralardan vazgeçmek artık mümkün değil.
O kameralar trafik canavarının da canına okuyor.
Onlar sayesinde aşırı hız ve kazalarda gözle görülür bir azalma var.
'Özel hayata müdahale' eleştirilerini de beraberinde getirdiği bir gerçek.
Sosyal hayatı dengelemek mi yoksa özel hayatın gizliliğini ihlal mi daha önemli?
Bu tartışma dün olduğu gibi yarın da sürecek.
Bir uzvumuz gibi.
"Kaydedici cihaz" sözü ise tüylerimizi diken diken ediyor.
"Dinleme" deyince tabii akan sular duruyor.
Dinlenilmekten de hiç memnun değiliz.
Ama yapacak bir şey yok.
Aslan, haklı olarak insanın, eşinin dahi bilmesini istemeyeceği özel durumları olabileceğine dikkat çekiyor.
"Sokakta, çarşıda, AVM'de izleniyorsunuz.
MOBESE'ler ve kameralar kaldırılmalı" derken,
Güvenlikle özgürlük arasındaki ince çizgiye vurgu yapmadan edemiyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.