Geceyi inlettiler
Hey eylemci arkadaş, Tabii ki eylem yapma hakkın var.
Ama niye kırıp, döküyorsun…
Demokratik hakkını başkasını rahatsız edecek şekilde niye kullanıyorsun?
Başkalarının hakkı, hukuku umurunda değil mi yoksa?
Sabaha kadar çalınan kornalar, arabaların eksoz gürültüleri, hem hastaları perişan etti, hem de bebekleri uyutmadı.
Buna hakkın var mıydı?
Keşke bebeleri korkutmasalardı.
Keşke hastaları rahatsız etmeselerdi.
Kapatılan yollar yüzünden hastaneye ulaşamayanlar da düşünülseydi keşke.
Hani demokrattınız?
Hani herkesin hukukuna saygılıydınız?
Gözleriniz kör, Kulağınız sağır mı oldu?
Ne oldu size böyle?
Dükkanımın cam ve çerçevesini niye indirdiniz?
Kırılan camları nasıl taktıracağım şimdi?
Parasını kim ödeyecek?
Garibanın arabasını niye yaktınız?
Ne istediniz ATM'lerden, billboardlardan?
Ve kamu malından?
Resmi binaları yaktınız.
Caddelerdeki ağaçları da…
Ne bu şiddet, bu celal?
Eylem bu mudur yani?
Hem hani mesele Gezi Parkı'ndaki ağaçlardı?
Hani çevreciydin?
Trafik lambalarını nasıl kırdılar görmediniz mi?
Bizim kaldırımı söktüler.
Çevreyi yakıp yıktılar.
Lastik sesleriyle gece inim inim inledi.
On binler hiç uyumadı.
Yanıbaşınızdaki vandalları görmediniz mi?
Polis fazla güç kullandı, gaz sıktı.
Tamam da…
Ama siz de durmadınız ki?
Bina tepesine çıkıp, kaldırım taşlarını onlara attınız…
Her iki olayda yanlış değil mi?
Mahkeme de yürütmeyi durdurdu…
Günlerce sokağı meşgul etmenin anlamı nedir?
Gece gündüz bu olayları seyretmek sade vatandaşı çok rahatsız etti bilesiniz.
Sahi bebekler ne zaman rahat uyuyabilecek?
Bakın ne diyor Ulusal Kanal'daki spiker kız.
"Keşke birkaç ölüm olsa" Önceki akşam Perinçek'in Ulusal Kanal'ından kulaklara ulaşan bu sözler tüylerimizi ürpertti.
Spiker mikrofonun açık olduğunu unuttu…
Eylemlerle ilgili temennisini de bu sayede öğrendik: "
Keşke birkaç ölüm olsa güzel olurdu" Vay be!
Güzel olurdu ha…
Gördünüz mü şimdi, Anladınız mı durumu?
İnsana, insan haklarına, çevreye biraz daha saygı...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.