Korkunç bir film!
Film Reyhanlı'da başlıyor…
Gezi Parkı istismarıyla devam ediyor.
Aksiyon ve gerilim sahneleriyle dolu filmde doğrusu CHP rolünün hakkını veriyor…
Ortalık yıkılıyor, yollar kesiliyor, dükkanlar ve arabalar yakılıyor.
Bayağı pahalı bir film bu…
Maliyeti şimdiden 100 milyarı bulmuş diyorlar. Kesin rakam henüz çıkmadı.
Biri Gül Taşlı.
Ona Gezi Parkı'nın Fadime Şahin'i diyorlar…
Görmüşsünüzdür…
Başına sardığı çaputla, "Müftünün karısıyım" dedi.
Sonra Başbakan Erdoğan'a verip veriştirdi. İstifasını
bile istedi…
Diğeri de TOMA'nın ıslattığı dans eden kadın…
O da ABD'li çıktı.
Eski bir gazeteci olan kadın şimdi 'bar' işletiyor.
Yalanı ortaya çıkınca utanmadan, "Videoyu yeğenlerim çekti. İradem dışında da sosyal medyada yayınlandı" dedi.
TOMA önünde ıslak ıslak dans eden kadını da bize 'Çağdaş Türk kadını' diye yutturdu şerefsizler…
Arkadaşıyla dans eden kadın meğer Kate Cullen isimli bir ABD'liymiş.
Şimdi de ekonomi ile oynuyorlar.
"Tükiye'de iç savaş var" tarzı yalan bilgileri dünya medyasına servis yaparak yabancı sermayenin gelişine engel oluyorlar.
Dolar ve faizdeki yükselişten ve Fed rüzgarından medet umuyorlar…
Akıllarınca 'çözüm'
sürecine de takoz koyup Başbakan Erdoğan'a '
darbe' yapacaklar…
Ah et kafalılar ah…
Bakın ne diyor:
"Sonu ne, iktidarı devirmek mi?
Ya sonrası?
Devrilsin bakarız mı?
Peki.
Bakılsın… İran,
Suriye, Irak, Kuzey Irak sorunlarını…
Ermenistan ilişkisini...
Bu şekilde mi idare edeceğiz?
2015'teki küresel Ermeni saldırısını da bu kafa ile mi püskürteceğiz?"
"Eğer, cidden bugünlerde Brezilya'da da benzeri olmasaydı, bu kadar 'net' yorum yapmak müneccimlik olurdu.
Oysa tam da sakinleşirken, Alman Konsolosluğu'nun kadrolu ziyaretçisi olduğu söylenen 'duran adam' ile olaylar tekrar canlandı.
Tuhaflıklar iç içe…
Yazık Türkiye'ye.
Yazık bize!
Atatürk burada olsa, hepimizi İstiklal Mahkemesi'ne gönderirdi" diyor…
Söyleyin haksız mı?
Bir kıpırtı...
Bir hareket..." diye yalvardığı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu durmadan gençleri motive ediyor.
Onları 'masum' gösteriyor…
O gençler becerebilseydi, Ankara'da Başbakanlık Konutu ile ofisini, İstanbul'da Çalışma Ofisini ele geçirecek, görüntülerini dünyaya yayacaklardı.
Bu mu masumiyet.
Ah Kılıçdaroğlu ah…
Başbakanlık basılsaydı nasıl da hoşuna giderdi değil mi?
Daha ne diyeyim sana…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.