Gönüldağı...
Bizden biri…
Sahici…
Elle tutulur, Gözle görülür, Kibirsiz, Ve güvenilir, İçi neyse dışı da o…
Sevdasını da Kızdığını da gizlemeyen biri…
Ne dediyse o...
Güzel yurdumun güzel insanı işte…
Adam gibi adam. Halkına sevdalı bir uzun adam yani…
Economist onun için "Atatürk'ten bu yana Türkiye'nin en büyük lideri" ifadelerini kullandı. "Hayret" değil mi?!
Angutların kulağı çınlasın…
Dergi Başbakanın, kamuoyu araştırmalarının gösterdiğinden de iyi bir sonuç alarak "muhaliflerini şaşkına çevirdiğini" yazdı.
Sadece 'şaşkına' mı? Aptala döndürdü aptala… Hatta seçim manyağına döndüler…
Bu hep böyledir…
Sevginin okulu olmaz ki. Allah vergisi bir meziyettir o…
Sonradan 'çakması' yoktur bunun…
İçinde yoksa 'yoktur' yani.
Dün sabah yazımı facebook'ta paylaşırken Erdoğan'ın uçakta çekilmiş 20 saniyelik bir görüntüsü çıktı karşıma.
İzledim…
Gözlerim ıslandı.
O 20 saniye bana onun niye bu kadar çok sevildiğini gösterdi.
O halkını seviyor, halkı da onu.
Boş bir sevgi değil.
Pencereden sızan ışık sabahın erken saatine benziyor.
Önündeki masada belgeler ve bir bardak da su var…
Güneş yeni doğmuş gibi.
Acaba nereden dönüyor ya da nereye gidiyordu?
Önündeki belgeleri incelerken Neşat Ertaş'ın ünlü türküsü 'Gönüldağı'nı mırıldanıyor sessiz sessiz… Belli ki gariplenmiş.
İzlerken ağlıyorum…
" Herkes uykuda, O uçakta.
Orada bile çalışıyor…
'Milletime feda olsun' der gibi de dinç, Beyaz gömleğini giymiş, Kravatını takmış.
Her zamanki gibi şık…
Sesi de güzel…
On parmağında on marifet…
Aklıma anacığı geliyor.
Ve 'Böyle bir evlat yetiştirdiğin için nur içinde yat Tenzile ana' diyerek içimden ona dua ediyorum…
CE HA PE ve ME HA PE'li bazı 'kimliksizler' ve üçüncü sınıf mafya bozuntuları ise ona 'Hırsız' diyecek…
Ve biz susacağız öyle mi?
Hadi oradan!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.