Çakallar…
Haftanın başında, 'Çakal ne iş' diyen çıkabilir.
Uluma başladı.
Çakalları iyi tanıyın istedim.
Zaten çetrefilli işleri, İnce tezgahları,
Kurnazlıkları deşifre etmek hep bana kalır ya neyse…
Fısıltı gazetesinin yazdıklarını da yine ben seslendiririm.
Çünkü bazı şeyler 'yürek' meselesidir.
Bu özellikleri sıfat olarak bazıları için kullanmamız bundandır.
Çevrenize bir göz atın.
Yukarıda saydığım özelliklere sahip çok kişi görürsünüz.
Yetiştiği pis ortamdır.
Artığından, gücünden veya herhangi bir özelliğinden yararlanmak istedikleri kişilerin çevresinde gezenlere 'çakal' deriz.
Yaranmaya çalışanlara, Yağ yakanlara, Çıkarı için dereyi bile bile bulandıranlara da.
Çakallar için dost, Arkadaş, Tanıdık, Vefa, Sadakat, Bağlılık gibi kavramların bir değeri yoktur.
Tek kural menfaat sağlayacağına inandıkları kişiye yakın olmaktır.
Nimet elde edilecek, Veya yağmalanacak.
Çakalın felsefesi budur.
Çakallık yapanların ipuçlarını verdim.
Kurnazdır.
Ve bir bekleme ustasıdır.
Zayıf anları kollar.
Öteye beriye hırlar.
Bunu yapar çünkü beklediği fırsatın geleceğini bilir.
O zamanı, en kârlı şekilde de değerlendirir.
Hiçbir güç, hiçbir kural çakalı bunu yapmaktan alıkoyamaz.
İyi yağcıdır.
Pireden bile yağ çıkarır.
Çakallar hep aynıdır.
Sadece renkleri, Boyları, Kiloları, Giyim-kuşamları ve bulundukları mevziler farklıdır.
Konuştukça mangalda kül bırakmayan…
Ona buna atıp tutan...
Dün hırladığına çıkarı için bugün şirinlik yapan...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.