Dikkat eksikliğine dikkat
NASIL ANLAŞILIR?
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu üç temel belirtiden oluşan bir sorun: 1. Dikkat eksikliği. 2. Aşırı hareketlilik (hiperaktivite). 3. Dürtüsellik (Aşırı tepki vermek, sonuçlarını düşünmeden harekete geçmek, dürtülerini kontrol edememek). Çeşitli toplumlarda yapılan çalışmalarda bozukluğun erkeklerde, kız ve kadınlardan iki buçuk kat daha fazla görüldüğünü, çocukların yüzde 8'inde, gençlerin yüzde 6'sında ve erişkinlerin yüzde 4'ünde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olduğu saptanmıştır. Anne ya da babada dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olması, çocukta da görülme riskini yüzde 50-60 oranında artırır. Yakın akrabalarda olması ise riski yüzde 10-30 oranında artırır. Bunun dışında bozukluğun nedenleri arasında hamilelikte sigara içmek, beyin görüntülerinde değişim, ayrıca dikkat, algı, dürtü kontrolünde rol oynayan maddelerin salınımlarında sorunlar yer alıyor. Ailelerin en çok endişelendiği konulardan biri, çocuklarında dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olmasında kendi tutumlarının etkisi olup olmadığıdır. Ebeveynlerin tutumlarının etken olup olmadığı araştırıldı. Bu çalışmaların sonucunda, ailelerin tutumlarının nedenden çok, sonuç olduğu düşünüldü. Sorunlar nedeniyle bunalan aile yanlış tutumlar sergilemekte, bu durum, bulguların şiddetlenmesi veya başka sorunların oluşmasına yol açar. Ama ailenin tutumu hastalığın oluşmasına neden olmaz.
TEDAVİSİ VAR MI?
DEHB'nin tedavisinde, bütünleyici tedavi kullanılması gerekir. Bu tedavi de şunları kapsıyor:
BİLGİ KİRLİLİĞİNE DİKKAT!
Bulgulardan, her yaşta olan farklılıklardan bahsetmeye yer kalmadı. Ama SABAH gazetesinin arşivinde, www.bengisemerci. com' da, çocuk psikiyatrisi ve psikiyatri derneklerinin web sitelerinde bilimsel bilgilere ulaşabilirsiniz. İnternet, son yılların en muhteşem buluşlarından biri. Bize bilgiye ulaşma şansı veriyor. Ama aynı zamanda yanlışların, bilgi kirliliğinin de en çok olduğu yer. Bu nedenle, bilimselliği kesin yerlerden araştırmak, kendimiz ve ailemiz için önemli. Bu, hepimizin sorumluluğudur. Sağlık konusunda kitlelere ulaşacak şeyler yazma, konuşma şansı olanların ise kulaktan dolma, '"Biri dedi ki," türünden bilgilerle değil, konuyu bilimsel yönüyle araştırarak yapması ise onların yasal ve etik sorumluluğudur.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.