Ayrılmayı bilmek
AYRILIK KAYGISI
İşte daha yaşamın başında sağlıklı ayrılmayı, sevgiyle bağımlı olmak arasındaki farkı beceremezsek birey olamamayı öğretiyor yaşam. Daha sonra yaşam da uygulayabilelim diye, ayrılmanın hayatın gerekli bir parçası olduğunu bilelim diye. Altı aylıktan itibaren başlar ayrılık kaygımız. Annemizi ararız devamlı. Oyun oynarken, yemek yerken bir yandan onu kontrol ederiz, "Kayboluyor mu?" diye. Ama üç yaşından itibaren ayrılık kaygısının azalarak kaybolması gerekir. Kaybolmamışsa başta okula gidememek olmak üzere, yaşamımız etkileyen bir tehlike haline gelir.
KAYGI ARTINCA, FİZİKSEL REAKSİYON BAŞLAR
Erişkin dönemde baş edilmesi gereken iki tür ayrılık çıkar önümüze. Biri kısa ve mekansal ayrılıklardır. Birinden biri gitmek zorundadır. Araya zaman ve mesafe girmesi gerekir. Ama bilirsiniz ki ayrıldığınız kişi oradadır. Döndüğünüzde yine orada olacaktır. Buna rağmen kaygılanırsınız bazen. Hani kalana ya da size kötü bir şey olacakmış hissi gelir, bir daha görüşemeyeceğinizi düşünürsünüz. Eğer bu duygunuz kısa sürerse, biraz hüzünle devam edersiniz. Ama uzarsa, işte yeniden ayrılık kaygısı başlamıştır. Yaşınız kaç olursa olsun tedavi zamanı gelmiş demektir. Erişkin dönemde bu kaygı, bazen panik bozukluğu bazen de depresyon göstergesi olabilir çünkü. Kalp çarpıntısı, terleme, karın ağrısı, bulantı, kızarma size hastalandığınız görüntüsünü verir. Ama genellikle akla kalp hastalığı gibi fiziksel rahatsızlıklar gelir. Oysa bunların hepsi sadece ayrılığın katlanılamayan acısını gösterebilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.