Asıl engelli olan kim?
EVİNDE OTUR BE KADIN!
Beni en çok rahatsız eden yayalar oldu. Üstünüze üstünüze gelen, kenara çekilmenizi bekleyen; hatta, sizi kenara iten, ellerindeki telefon nedeniyle size çarpan ve kızan yayalar. Bir kısmının ağzından, ama hemen hepsinin bakışlarından gördüğünüz, duyduğunuz şey ise "Madem engellisin, evinde otur be kadın." Türkiye'deki engelli sayısını tam olarak bilmiyorum. Ama bu deneyim, bana onlardan çok daha fazla 'engellileri görme özürlü' vatandaşımız olduğunu öğretti. Birçok sorun gibi, görmediğimiz sorunun yok olacağını, sorumluluğumuzu kaldıracağını ve bizim başımıza gelmeyeceğini düşünme engelliliğimiz devam ediyor. Aklımdayken hatırlatayım: Siz kapıyı açmaya ya da merdiven çıkmaya çalışırken, elini uzatabilecekken, 'Vah zavallı,' diye bakanlar, en kızılacak değil, ama en 'sorumluluk engelli' olanlar olarak sınıflanabilir. Hiç mi engelliyle, engelle barışık olan yok? Tabii ki var. Yürürken, size hiç hissettirmeden, önünüzdeki sandalyeyi çekenler, çantanızı taşımaya teklif edenler, özel bir şey yapmamış asaletiyle size yol açanlar. Yürekleri, düşünceleri engelli olmayanlar var, ama maalesef sayıları çok daha az. Bu arada, iki gün önce uçmama izin verildi. Hem İstanbul hem de Ankara CIP girişindeki güvenlik görevlilerinin tutumları takdir ve teşekkür etmeye değerdi.
DOĞRU DAVRANMAK İÇİN ENGELİNİZ VAR MI?
Bir ay önce, sadece birçok alandaki engelliler için çalışan bir uzmandım. Bir aydır onlardan biriyim. Hızla iyileşiyorum. Muhtemelen koltuk değneklerine ihtiyacım olmayacak. Ama olmaya devam edebilirdi. Tüm, hiç engelli olmayacağını düşünen, fiziksel ya da mental bir engeli olmadığı için kendini özel sanan herkes, bir gün engelli olabilir. Sadece bunu düşünerek bile, bencilce yapılması gereken çok şey var. Engelsiz gibi görünen, ama yüreği, düşünce sistemi engelli olan, başka engellileri göremediği gibi, bu engelinin de farkında olmayan biri olmamak için yapacak çok şey var. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın, Özürlüler Genel Müdürlüğü'nün gayretlerini biliyorum. Ama kendi bakış açımızdaki engelleri onlar kaldıramaz. Kendimizi bu anlamda tedavi etmeliyiz ki, çocuklarımızı bu konuda daha saygılı, gayretli, akıllı yetiştirebilelim. Bir ülkenin sokaklarında rahatça dolaşan, yardıma ihtiyaç duymadan, işlerini yapabilecek olanaklar sağlanmış engelli sayısı arttıkça, evlere kapatılmış engellisi kalmadıkça, o ülke her anlamda gelişmiş demektir. Başlıkta bir soru sormuştum: Asıl engelli olan kim? Bu sorunun yanıtını yazıda kendimce vermeye çalıştım. Şimdi sizin kendi kendinize yanıtlamanız gereken bir soru ile bitiriyorum: Sizin doğruyu yapmak için bir engeliniz var mı?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.