NUR ÇİNTAY

Çağlar’ın talihsiz ölümünün bize hatırlattıkları

Bazı işlerin bahanesi, mazereti, özrü olmaz. Taksi şoförüyseniz Beşiktaş'tan Taksim'e giderken kaybolamazsınız. Yazı işleri müdürüyseniz de'leri da'ları yanlış ayıramaz, Cemal Süreya'yı 'Süreyya' diye yazamazsınız. Bankacıysanız bir sıfırı atlayamazsınız. Nüfus Müdürlüğü'nde çalışıyorsanız İ'yi I, Ç'yi C yaptınız mı, uğraşır durur o vatandaş bir nokta için bir ömür...
Ömür dedik madem, her ne meslekte olursanız olun kimsenin hayatıyla oynayamazsınız. Ama hele bazılarında... Okul servisi şoförüyseniz minibüste çocuk unutamazsınız mesela.
Ve doktorsanız eğer... Kalp ile gazı karıştıramazsınız. Pankreasla nezleyi, beyinle tırnak batmasını karıştıramayacağınız gibi...
Pek çoğumuzun ailesinde birinin başına geliyor ve sinirden, acıdan isyan ettiriyor. İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar'ın fazla talihsiz vefatıyla bir kere daha söyletti: Evet, doktorsanız, kalp ile gazı karıştıramazsınız. Her ne olursa olsun bahaneniz, mazeretiniz, yapamazsınız bunu. Kabul edilmez özrünüz. Bitti. Nokta.

***

Evlilikçi: Evlendirmeyen 'ikinci eş' sitesi
Hayatımda böyle ironik site adı görmedim. 'Evlilikçi' isimli bir internet sitesinden ne beklersiniz? Evlendirmesini değil mi?
Ama hayır, bu tam tersi evlendirmiyor. Türkiye'nin ilk, dünyanın üçüncü (İngiltere ve Endonezya'dan sonra) ikinci eş bulma sitesi olduğunu iftiharla duyuruyor!
Kitlesini şöyle tarif ediyor: "Eşiyle tüm münasebeti bitmesine rağmen çeşitli sebeplerle ayrılamayan beyler... Evlenmek istemeyen (çeşitli sebeplerle) aynı zamanda günah işlemek de istemeyen hanımefendiler... Çaresiz bir dönem geçirip (Allah CC korusun) fuhuş ve benzeri yollara sapabilecek hanımefendiler... Cinsel ihtiyaçlarını günaha girmeden karşılamak isteyen erkek ve kadınlar...
Evlenmek isteyen herkes..." Evlenmekten anladığımız bu mu? Vah vah.

***

Gitti gidiyor!
Hafta sonunu geçirdik mi, son iki hafta. Yine geçti gidiyor bütün sene ve girerken verdiğiniz o faydalı kararların çoğunu uygulamaya geçiremeden çıkıyorsunuz, değil mi? Çok klasik.
Bazı durumlarda da pekâlâ fayda eder son pişmanlık. Şu iki haftayı iyi geçirmeyi denesek ya...
Evdekilere iyi kahvaltılar hazırlasak... Portakal, greyfurt, limon sıksak... Her gün yürüyüşe çıksak... Günde 10 dakika meditasyon yapsak... Bu iki hafta hiç şeker yemesek...
Aylardır ertelediğimiz sıkıcı bir işi halletsek... Her gün yeni bir kelime öğrenip kullanıma soksak... Önümüz soğuk, ihtiyacı olan birilerine kaban, bot, atkı hediye etsek...
Hiç kafa yormadığımız bir alanla ilgilensek... İki hafta boyunca günlük tutsak; o gün yaptığımız için memnun ya da pişman olduğumuz şeyi, yeni ne öğrendiğimizi, bizi en sevindireni, en sıkıştıranı yazsak...
Günün şanssızını, günün şanslısıyla buluştursak: Bir kitap olabilir ya da bir ayakkabı, çorap, koltuk, saç tokası, beyaz eşya; bize fazla gelen, artık gerek duymadığımız bir parçayı, ihtiyacı olana versek...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.