Kurban rolü oynayanlar
HEP O KABAHATLİ OLUYORDU
Bu sözlerin sahibini bir görseniz... Uzun boylu, güzel, entelektüel, meslek sahibi, hukuk konusunda çok başarılı bir kadın... Çok basit bir şeyi, annesi karşısında kendi özlük haklarını koruyamıyor. Bir başka kadın, kocasıyla dertli. Ondan bir türlü istediği ilgiyi alamadığı gibi, onun her istediğini karşılıyor. Her dediğini yapıyor. Yine de hep kabahatli kendisi oluyor. Yine bir başkası, annesinin vefatından sonra, babasıyla baş başa kalıyor. Baba yalancı. Sağdan soldan kendini acındırarak borç para alıyor ve bunları kızına ödettiriyor. Üstelik bütçesini sormadan... İnsanlara, daha doğrusu yabancılara, kızını kötülüyor, şikâyet ediyor. Hem de yapmadığı şeyler söyleyerek... Kızının evlenmesini istemiyor, çünkü bir damat işin içine girdiğinde kendisine para kalmayacak... Bütün bu insanlar bizim çok yakınlarımız. Yabancı olsalar, döner arkamızı çekip gideriz. Oysa bu kişiler en yakınlarımız. Bazen annemiz, babamız, bazen de karımız, kocamız... Bir insanın bizim enerjimizi bir vampir gibi emebilmesi için bize kurban rolünü oynaması gerekiyor. Her işin başı, içimizdeki acıma duygusunu, vicdan azabını harekete geçirebilmekte... Ve bu insanlar bunu çok güzel başarıyor. Her zaman bunu açıkça yapmıyorlar. Gizliden, inceden öyle espriler içinde öyle iğneler gizleniyor ki, siz çoğunlukla görüşme çoktan bitip eve döndüğünüzde ve kendinizle baş başa kaldığınızda ne olduğunu fark ediyorsunuz. Bir vampire enerjinizi emdirmeniz için, onun kurban rolünü oynamasıyla birlikte kendinizi suçlu hissediyor olmalısınız. Suçluluk ya da vicdan azabı sizi paçalarınızdan aşağı çeker ve vampirinizi besler. Sizin olumlu enerjilerinizi ona yollar ve onu parlatır. Siz matlaşırsınız...
KARŞINIZDAKİ KİŞİYE SINIR ÇİZİN
Sevgili okurlar, bu konuyu pek çok kez yazdım, ama suçluluk, vicdan azabı ve kurban rollerinin ne kadar zararlı olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Türk toplumunda insanlar birbirlerini rahatlıkla bu duygularla sömürüyor çünkü. Bizim bazı geleneklerimiz, kayıtsız şartsız anne babalarımıza ya da eşlerimize teslimiyet ve hürmet gerektiriyor. Oysa eğer kendi benliğimizi, ihtiyaçlarımızı ya da isteklerimizi ön plana koymadan bunu yaparsak, bilinçaltımıza değersizlik duygusu ekeriz. Ve sonu yukarıda belirttiğim gibi ya para kaybı, ya ilişkilerde sorun ya da isteklerimize bir türlü ulaşamamak olur. Bir Kurban Bayramı'nı daha geride bıraktık. Bu bayramın anlamı neydi? Hz. İbrahim, oğlunu Allah uğruna kurban edecekken bir anda gökten bir koç iniyordu ve İbrahim'in oğlu canını kurtarıyordu. Bunun anlamını düşündünüz mü? "Ey insanlar, siz kurban değilsiniz. Öyleyse kurban rolü oynamayın. Birbirinize suçluluk ya da vicdan azabı hissettirmeyin. Ve bunu yapmaya çalışan insanlara da aldırmayın. Çünkü insanlardan kurban olmaz. Eğer kendini kurban rolüne sokan olursa, bir koyun ya da sürüden farklı davranamayan önemsiz bir insan halini alırsınız." Öyleyse lütfen kurban rolü oynamaktan ve başkalarının enerjisini çalmaktan vazgeçelim. Ve enerjisini çaldıranlar! Lütfen karşınızdaki kişiye sınır çizin. Bu çok önemli. Yoksa hayatınız başarısızlıklar zinciri haline gelir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.