Kalp gözüyle bakabilmek
ÖZGÜVEN KAYBOLUR
İşte bu soruları sorarken, özgüvenlerini kaybederler. Ve korktukları için oluşan kıskançlık, öfke, suçluluk, çaresizlik gibi duygularını örtmeye başlarlar. Kendilerine duygusal bir maske takarlar. Böylelikle, artık kalpteki koşulsuz sevgiyle yaşamayı unutup zihinlerinin emrettiği gibi eleştiri ve yargılarla, cezalandırmalarla yaşamaya başlarlar. Ve Tanrı der ki: "İnin bakalım aşağıya. Bilinçaltınızda barındırdığınız her kötü duygu ya da korku için bir deneyim yaşayın. Bu yaşadıklarınızdan ders almanız ve korkularınızı sevgiye dönüştürmeniz umulur." Ve böylece kadınlarla erkekler yeryüzünde yaşamaya, kalabalıklar arasından kendileri için en doğru eşi seçmeye çalışırlar. Çünkü ne yazık ki, üremek ve neslin devamını sağlamak durumundadırlar. Ama aksi gibi artık hepsi de maskelidir. Kimse kimseye içindeki yaraları göstermek istemez. Suçluluk hisseden, kurban rolü oynayacak, çaresizlik içinde kıvranan bir eş bulur; ki daha çok suçlu hissetsin. Hatta bazıları öfkeli bir eş bulur ki, kendisini cezalandırsın. Ya da kendisi cezalandırıcı olur; korku dolu ya da güvensizlik içinde kıvranan bir eş bulur ki, daha kolay cezalandırsın ve korkutsun. Böylelikle kendi kusurlarını daha iyi örtebilir. Daha güzel saklanır. Birbirine güven duymayan bu eşler, zaman içinde birbirinin korktuğu rolleri oynayarak, onları kontrol edebildiğini fark eder. Bu işleri daha da karıştırmıştır. Biraz uzaklaşmaya çalışan, ya da özgürleşmeye çalışan taraf, vahşice duygusal olarak kontrol edilmeye çalışılır artık. Suçlu hissettirilerek. Cezalandırılarak. Küsüp sessiz kalınarak. İnatlaşılarak. Korkutularak... Daha da güvensiz hissettirilerek. Bütün bunlara bir de para eklenir. Artık para kimdeyse güç ona geçecektir. Para ve seks, eşlerin birbirini kontrol etme yolu haline gelir zaman içinde. Korkuların zamanla sevgiye dönüştürülmesini arzu eden Tanrı ise tüm bu oyunlara tepeden bakarak üzülmektedir. Özenle yarattığı, kendi suretinden yarattığı bu varlıklar bir türlü birbiriyle bütünleşememektedir. Sevememektedir.
MASKE DÜŞER, OYUN BİTER
Ama aralarından bazıları artık uyanmaya başlamıştır. Uyananlar önce kendi maskelerini atar. Kendi eksikleri ve korkuları ile yüzleşirler. Ve bunları birer birer sevgiye dönüştürdükçe, artık başkalarının yüzünde takılı maskeleri fark etmeye başlarlar. Maskeliler, çırılçıplak kaldıklarını anlamazlar bile. Onlar eski oyunlarını oynamaya devam ederler. Ama nafile... Sonunda maskelerinden vazgeçenler, birbirini tanımaya, karşısındaki kişiye suçluluk, ceza, öfke, korku, nefret, üzüntü, çaresizlik değil, sadece sevgi vermeye başlar. İşte birbirlerini en çok bu şekilde tanırlar. Üstelik onların aşkları kısa süreli olmaz. Çok uzun sürer. Birlikte derinleşirler. Ve öyle bir tat alırlar ki, artık dışarda maskeliler ordusu dolaşsa da ve onlar çok yakışıklı, çok güzel olsa da, artık onlara ilgi duyamaz olurlar. Ve oyun biter. Bu çiftler artık yeniden cennete çıkmaya hazır hale gelir. Çünkü yeniden zihinden kalplerine inmeyi ve birbirlerine kalp gözüyle bakmayı öğrenmişlerdir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.