Kent ve ideoloji ya da Taksim Parkı'nda ağaç olmak
ŞEHİRCİLİK İDEOLOJİ KABUL ETMEZ
Niye böyle oluyor? Niçin İstanbul gibi bir kentte, bilimin ışığında yapılması gerekenler sırf politik ve ideolojik bir tavırla ele alınıyor? Bir kesim, doğrudur, her icraatı; AK Parti'den geldiği için mahkum ediyor. Oysa yerel yönetimin son dönemdeki birçok başarısı açık değil mi? Toplu taşımadaki devrim, metrobüs olayı (ki şimdi TEM'e uzatma planları da var), Marmaray'dan Kadıköy-Kartal metrosuna hızla ilerleyen projeler kente soluk aldırıyor. Onarım ve restorasyon aldı yürüdü. Kentin gece aydınlatması ise hiç olmadığı kadar görkemli. Bunları görmezden gelmek, gerçekten insafsızlık. Ama bunun tam karşıtı da var. Hükümeti veya yerel yönetimi, AK Parti damgasını taşıyan her şeyi körü körüne övmek ve hiçbir eleştiri kabul etmemek. Oysa yıllardır söyleyip yazmışımdır, mimarlık ve şehircilik ideoloji kabul etmez. Güzel ve çirkin binalar, olumlu veya olumsuz projeler, kente değer katan veya değerini düşüren işler vardır. Ama solcu veya sağcı projeler, devrimci veya tutucu yapılar, kapitalist veya sosyalist şehircilik yoktur. En azından çağdaşlıkta yol almış ülkelerde bu böyledir. Onun için, hangi ideolojik safta yer alırsak alalım, hangi dünya görüşüne sahip olursak olalım, İstanbul'un ve tüm kentlerimizin sorunlarına bilimsel olarak yaklaşmaya, çağdaş çözümler üretmeye, tüm dünyanın seçeceği çareler bulmaya çalışalım. Yoksa ömrümüz (ve de kentlerimiz) bu kısır tartışmalarla heba olup gidecek. Ayrıca o 'bir avuç' aydınımızı da harcamayalım. Onlar Entelköy Efeköy'e Karşı filminin çok iyi gösterdiği gibi, her davada hazır ve nazırdır. Kah Taksim'de ağaç olurlar, kah mahkeme önünde duvar... Kah Karadeniz ormanlarını korurlar, kah Kazdağ yeşilini... Onlar toplumun vicdanı, aklın sesi ve kalbin çarpıntısıdırlar. Onları sürekli küçümseyip hakaret etmek kimseye hayır getirmez. Ne politikacıya, ne köşe yazarına...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.