Ağaçları rahat bırakın!

Ah, Cengiz (Semercioğlu) ah... Niye yazdın o haberi iyice araştırmadan? Çarşamba günü, sinir küpü gibi dolaştım. Ta ki ertesi gün Milliyet'te olayın gerçek boyutlarını görünceye dek... Evet, ağaçlardan söz ediyorum. Dolmabahçe'de başlayıp, Beşiktaş'a dek yolun iki yanında yer alan ve bu yolu dünyanın en güzel güzergahlarından biri haline getiren o dev çınarlardan. Ki son zamanlarda, korunduklarını, temizlenip ilaçlandırıldıklarını da görmüşüzdür. Ama Hürriyet yazarı yazınca, insan inanıyor. Hele son dönemde kentin her yanında baş gösteren ağaç düşmanlığını da düşünürseniz. Bırakın çeşitli semtlerde küçücük yeşil alanların bile imara açılma girişimlerini; kentin iki büyük yüreği bile bundan nasibini almadı mı? Önce Sultanahmet'te, 'Mavi Cami' ile Ayasofya arasındaki yeşil alanın ağaçlarına göz diktiler... Şimdi de sıra Taksim'in ağaçlarına geldi. Eğer o kışlanın yeniden inşası denen meşum proje uygulanırsa, parkta ağaç kalmayacak. Ve İstanbul biraz daha binaya ve betona teslim olacak. Tüm bunlar insanı paranoyaklaştırıyor. Oysa Milliyet çok güzel açıklıyor: Tam 646 çınardan 25'i 'doku bozuklaşması'na yakalanmış, yani kurumaya başlamış. Bunlara, hasar gördükleri için tehlike oluşturan 14 ağacı da ekleyin. Demek ki toplam 40 ağaç yolcu. Ama diğerlerine dokunulmuyor. Oysa Cengiz, "Hepsi gidiyor," demişti. Hatta Beşiktaş- Ortaköy arasındaki nispeten daha genç olanlar dahil. Aynı şey mi?