REFİK DURBAŞ

Hayatını şiirinde yaşadı

İkinci kitabı Sesler ve Küller ile Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü'nü aldığında, 9 Ağustos 1984 tarihli Cumhuriyet gazetesinde şunları yazmıştım: "Behçet Aysan, toplumsal gerçekleri kendi yaşantısıyla bütünleştirip sunmakta. İmgelem gücünü anılara, daha çok da geçmişe bağlayarak küçük küçük resimler çiziyor. Dize kuruluşundaki kırık döküklük şiirinin özüyle de bütünleşiyor." O yılların ödül alan şairi Behçet Aysan adına (kendisi daha sonra Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü ile Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü de kazanacaktı) 1993'te Sivas katliamında yakıldığından beri Türk Tabipler Birliği tarafından bir şiir ödülü verilmekte. Geçen hafta Ankara'da düzenlenen toplantıda Erol Özyiğit Huy Defteri, Selami Karabulut da Yarım Kalan başlıklı kitaplarıyla Behçet Aysan Şiir Ödülleri'ni aldılar. Toplantıda Türk Tabipler Birliği Başkanı Gencay Gürsoy, Doğan Hızlan ve Ahmet Telli birer konuşma yaptı, ben de Aysan'ın şiiri üzerine kısa bir değerlendirmede bulundum. Aysan'ın şiiri, yerel ile evrensellin kesiştiği yerde durmakta. Nâzım Hikmet, Attila Jozsef, Neruda, Ritsos misali şairlerle şiir arkadaşları evrenselliğinin, gecekondu hayatı dahil halkının gündelik hallerini şiirine yansıtması da yerelliğinin bir göstergesi. Balat'ın arka sokakları da kendisine yer buluyor dizelerinde, Selanik'in ara sokakları da. Söz değirmenine İzmit'ten su taşıyor, Girit'ten de... Bu açıdan hem dünya halklarının hem de içinde yaşadığı halkın tanığı. Bir tanıklığı da şairin kaderiyle şiirin kederinin 'ölüm' ekseninde buluşmasını, bizzat kendi hayatında yaşaması. Cemal Süreya misali, kendi ölümünü önceden bilen şairler kuşağından olması...
SÜREYA'NIN YEDİ KIRLANGIÇ ÖMRÜ
Cemal Süreya da kendisine Lokman Hekim gibi, yedi kırlangıç ömrü, yani 63 yıl biçmişti. Fakat 60'ına varmadan, son şiirinde "Her ölüm erken ölümdür / Biliyorum tanrım / Ama ayrıca aldığın şu hayat / Fena değildir / Üstün kalsın..." diyerek aramızdan ayrıldı. Behçet Aysan da Beyaz Başörtülü Kadınlar şiirinde Arjantin'de egemen güçler tarafından kaybedilen Jose Antonio adlı bir gençten söz etmektedir. Şiir, "Jose Antonio benim..." diye biter. Sivas katliamında yakılan Aysan da Jose Antonio ile aynı kaderi paylaşmadı mı? Şiir ödüllerinin şairlerin kimliği ve kişiliği üzerine ışık tuttuğuna inanırım. Şiire okurun ilgisinin yoğunlaşmasının da bir göstergesidir. Bu vesile ile Behçet Aysan'ın Kırmızı Yayınları arasında Düello adıyla çıkan toplu şiirlerini okumanızı öneririm. Ve bu yıl ödüle değer bulunan Erol Özyiğit'in Huy Defteri (Dönence), Selami Karabulut'un Yarım Kalan başlıklı şiir kitaplarını...
İNADINA ŞİİR
yitik adreslere benzer ölüm
yanık otlar gibi.
Sen bu şiiri okurken
Ben belki başka bir şiirde ölürüm.
BEHÇET AYSAN

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.