Hazımsızlığa veda
Hazımsızlık, karnın üst bölgesinde oluşan mide ağrısı, mide ekşimesi ve midede ağırlık hissi gibi semptomları ifade etmektedir. Özellikle zayıflamaya bana gelen hastalarımın yüzdez 25'inde yemeği sindirememe ve midede oluşan gerginlik nedeniyle öğün sonrası rahatsızlanma sıklıkla gördüğüm ana sorunlardan.
Gaz, erken doyma, bulantı, iştahsızlık, yanma hissi, yemeğin mideden ağıza geri gelmesi ve geğirme şeklinde olan belirtiler de hazımsızlık altında toplanan şikayetler arasında.
Genel nüfusun yaklaşık yüzde 20-40 kadarını etkilemekte ve yaşam kalitesini belirgin bir şekilde azaltmaktadır. Hazımsızlığın altta yatan mekanizmaları açık olmamakla beraber oluşumunun duygusal durum veya reflü, ülser, gastrit, irritable bağırsak sendromu ve mide kanseri gibi hastalıklar ile ilişkili olduğu düşünülmektedir.
BELİRTİLER 6 AY ÖNCE BAŞLAMIŞ OLMALI
Ancak birçok hasta ülser, reflü veya kanser gibi belli bir organik neden bulunmamasına rağmen hazımsızlık şikayetlerine sahip olabilmektedir. Ülkemizdeki duruma baktığımızda ise sağlık kuruluşlarına başvuran yetiştin hastalardan her 100 kişinin 44'ünde hazımsızlık tespit edilmiştir. Yemek sırasında ortaya çıkan erken doygunluk hissi, fazla yemek yemese bile tokluk hissi, karın üst bölgesinde yanma ve şişkinlik, göğüs kemiğinizin altı ile göbek arasındaki bölgede hafif veya şiddetli yoğunlukta değişebilen bir ağrılar... 2016 yılında yayınlanan Roma IV tanı kriterlerine göre bu belirtiler tanı kriterleri olarak sayılmaktadır. Belirtilerin tanı konulmadan 6 ay önce başlamış olması ve son 3 ay boyunca da devamlılık göstermesi gerekmektedir.
Hangi faktörler etkili
Kızartılmış gıda ve alkol tüketilmemeli
Hazımsızlığın beslenme tedavisinde besinlerin mide ve bağırsaklarda sindirim süreçlerinin daha kolay olması için düzenli öğünler, daha küçük ve az yağlı öğünler önerilmektedir. Erken doygunluk en belirgin özellik olması nedeniyle yağ alımı özellikle kısıtlanır. Bunun nedeni yağların mide boşalmasını yavaşlatması ve erken tokluğa neden olmasıdır. Sıvı alımı ise doygunluk sağlayacağından dolayı öğün aralarında olmalıdır. Semptomların artmasına neden olabilecek yağlı, kızartılmış, gazlı veya alkollü içeceklerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Portakal suyu, kızarmış tavuk, lahana, sosis, pizza, biber, soğan, domates, kahve, brokoli, marul semptomları tetikleyen besinler arasında yer almaktadır. Bu bireyler genel olarak yumuşak, tatlı, tuzlu ve nişastalı besinleri daha kolay tolere edebilmektedir. Özellikle bazı besinler hastalar tarafından semptomlara neden olmadan kolayca tolere edilmektedir. Bu besinler zencefil, glutensiz besinler, tatlı patates, çubuk kraker, tanesiz çorbalar, somon, beyaz pirinç ve elma püresidir.
FODMAP diyeti dikkat çekiyor
Son yapılan çalışmalarda bazı kısa zincirli karbonhidrat türlerinin kısıtlandığı bir diyet türü olan düşük FODMAP (fermente edilebilir oligosakkaritler, disakkaritler, monosakkaritler ve polyoller) diyetinin hazımsızlık semptomlarının kontrolünde etkili olabileceği bildirilmiştir. Bu diyetin temelinde yer alan karbonhidratların; fruktoz, laktoz, frukto ve galakto oligosakkaritler ve poliyollerin sindirim sisteminde bazı fonksiyonel özellikleri bulunmaktadır. Bunlar; ince bağırsaklarda çok az miktarda emilirler. Bağırsaklarda şişkinlik ve rahatsızlıklar meydana gelmektedir. Hazımsızlığı olan bireylerde yapılan bir çalışmada yedi günlük posa ve fermente edilebilir besinlerden düşük olan bir diyetin semptomları önemli derece azalttığı gösterilmiştir. Bu nedenle düşük FODMAP diyetinin hazımsızlığı olan bireylerde uygun bir tedavi stratejisi olabileceği düşünülmektedir. Gluten içeren tahıllar aynı zamanda yüksek FODMAP içeriğine sahip olduğundan, bu diyette gluten ve diğer tahıl proteinlerinin alımında da azalma görülmektedir. Laktoz alımını sınırlamak amacıyla diyetten süt ve süt ürünlerinin çıkarılması ile süt kaynaklı proteinlerin veya kalsiyumun alımı da azalmaktadır.
İşte hazımsızlığa karşı öneriler
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.