Nükleerde yalanlar ve gerçekler
GERÇEK: Dünyanın nükleer santral yatırımlarından vazgeçtiği yok. Rakamlar söylenenleri yalanlıyor. 1979'da 81, 1980'de 244, 1985'te 365, 1990'da 419, 2000'de 436, 2006'da 443 olan nükleer reaktör sayısı bugün 450'ye çıktı. Dünyada 30'dan fazla ülkede santral var. Türkiye'nin nükleer yatırımına 'endişeliyiz' diye bakan Avrupa'da 126 santral bulunuyor. Fransa 56 santralle başı çekiyor, İngiltere'de 15, İsveç'te 8, Almanya'da 8, Belçika ve İspanya'da 7 santral var. Fransa halen elektriğinin yüzde 78'ini nükleer santrallerden karşılıyor. Belçika'da bu oran yüzde 47, İspanya'da yüzde 20, İngiltere'de yüzde 19, Kanada ve Almanya'da yüzde 16.
GERÇEK: Dünyada kapatılan nükleer santral sayısı 100'ü bulmuyor. Bunların kapatılma nedeni de ekonomik ömrünü tamamlaması. Bir nükleer santralin ekonomik ömrü 60 yıl. Şu anda 56 yeni reaktörün yapımı 15 ülkede devam ediyor. Bunlar arasında Avrupa ülkeleri de var. Fransa ve Finlandiya'da 1'er, Slovakya'da ise 2 nükleer reaktör yapımı sürüyor. 2018 verilerine göre, Çin'de 18 yeni reaktör inşa edilirken, Çin'i altışar reaktörle Hindistan ve Rusya takip ediyor.
GERÇEK: Rüzgâr, güneş ve su herkes tarafından temiz enerji olarak kabul ediliyor. Elbette Türkiye'nin nükleer santral yaparak bu enerjilerden vazgeçtiği yok. Ancak bugün Türkiye'nin tamamını güneş panelleri ve rüzgâr gülleriyle kaplasanız dahi bir nükleer santral kadar elektrik üretemiyorsunuz. Alternatif enerji kaynaklarının sürdürülebilir olmaması arzda sıkıntılar doğuracağı için hiçbir ülkede elektrik tamamen belli bir kaynaktan elde edilmiyor. Türkiye de bu nedenle kaynak çeşitliliğine gidiyor. 2023'te nükleerde 4.800 megavat, kömür, rüzgâr ve güneşte 5.000 megavatlık bir portföy oluşturmayı planlıyor. O tarihte yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payı üçte ikiye çıkacak.
GERÇEK: Bu imkânsıza yakın bir durum. Atom bombası olması için kinetik enerji kaynağı gerekir. Patlamadan kastedilen aslında yarılmadan dolayı ortaya çıkan suyun buharlaşması... Tıpkı evdeki düdüklü tencere gibi. Patladığında yemek tavana sıçrar ya o hesap. Ama kirlilik duvarlar nedeniyle dışarıya sızmaz. Nükleerde de bu olasılık nedeniyle koruma duvarları inşa ediliyor. Beton kubbeler kor erimesi olasılığında dışarıya sızıntıyı engelliyor.
İTHAL KAYNAĞA PARA AKMIYOR
GERÇEK: 1000 MW nükleer santralin yapım maliyeti 1.7-2.5 milyar dolar. Bu kömürde 1.2 milyar dolar, doğalgaz da 600 milyon dolar.Gaz santral maliyeti nükleerin üçte biri gibi görünse de elektriği üretecek kaynağın ithal edildiği unutulmamalı. Bugün Akkuyu'ya eşdeğer elektrik üretmek için 6.585 megavat ithal kömür santrali kurmak gerek. Bunun ömrü 30 yıl olacağından bir o kadar daha santrale ihtiyacınız olacak. Yılda 13.5 milyon tondan 60 yılda 800 milyon ton kömür ithal etmeniz gerekecek. Bunun parasal miktarı yılda 900 milyon dolar, 60 yılda 56 milyar dolar. Gaz da ithalat rakamı 60 yılda 105 milyar doları buluyor.
NÜKLEER ÇEVRE DOSTU TEKNOLOJİ
GERÇEK: Nükleer çevre dostu bir teknoloji. Güvenlik değerlendirmeleri en üst düzeyde yapılıyor. Nükleer enerji sera gazı salımı konusunda da en temiz seçenek. Akkuyu örneğinden gidersek, aynı elektriği üretecek ithal kömür santrali 60 yılda çevreye 2 milyar ton karbon salar. Eşdeğer bir gaz santrali yapılsa doğaya 950 milyon ton karbon salınır. Baca gazı, karbondioksit, azotoksit, kükkürtdioksit salımı nükleerde yoktur, doğalgaz ve kömürde bunlar oldukça fazla... Rüzgâr da dahi gürültü kirliliği, kuşların gece çarparak ölmesi ve akü ve gibi çevre problemleri var.
GERÇEK: 1000 MW'lık bir nükleer santralde yılda ortalama 25 ton kullanılmış yakıt çubuğu atığı çıkar. Bunun hacimsel değeri bir yemek masası büyüklüğüdür. Ciddi radyoaktif atık atom ve nötron bombası geliştirmesi esnasında ortaya çıkar. Barışçıl amaçlı kullanıldığında böyle bir durum yok.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.