Kuyruk kıyameti koparanları tanıyoruz
Bir süredir market-pazar- Hal'de fahiş fiyata satılan sebze-meyve birilerinin yeni umut kapısı oldu. Malum çevre, "darbeyle, kumpasla, seçimle hükümet devrilmeyince meyve-sebzeyle başarabilir miyiz?" diye umutlandı.
Hükümet vatandaşı fırsatçıların eline bırakmamak için piyasaya sopa gösterip marketleri denetlemeye, Hal'leri disipline edecek yasal mevzuatı çıkarmaya hazırlanınca bu kez malum çevre, "serbest piyasaya müdahale ediliyor" diye bağırmaya başladı.
Devlet, markette, pazarda, Hal'de fiyatlar inmeyip, alternatif dağıtım kanalı açıp tanzim satışa başlayınca malum çevre yine durmadı.
"Eskiden tüp, yağ, ekmek kuyruğu vardı, şimdi domates kuyruğu var" diyerek algı operasyonu yapar oldu. Tanzim satış noktalarındaki kuyrukları 1970'lerdeki yokluk kuyruklarına benzettiler.
Halbuki, o dönemleri yaşayanlar bilir. O zaman ekmeği, yağı, tüpü mecburen kuyruğa girerek alıyordunuz.
Şimdi devlet zorla "Gelin tanzim satış noktalarında kuyruğa girin" demiyor ya… İsteyen gider tanzim satıştan alır, isteyen marketten, isteyen pazardan…
Nitekim, tanzim satış noktalarında sebze-meyve satışı başlar başlamaz market zincirleri fiyatları aşağı çekmeye başladı.
Anlayacağınız, maksat hasıl oluyor...
Bu arada iki gündür kuyruk kıyameti koparanlara bakıyorum… Ya Atatürk'ü ticarileştirip 2.500 TL'ye pazarlayan adamın kitabı için saatlerce kuyruk bekleyenler… Ya eline yeni model iPhone almak için ABD'de mağaza önünde yatanlar… Ya bir Cafe Latte almak için 15 dakika Starbucks'un kasasında sıraya girenler… Ya 15 Temmuz'da darbe girişimi sırasında gece yarısı bankaların ATM'lerinden para çekmek için birbirini iteleyenler…
Buradan siyaset üreteceklerdi.
Ama gelin görün ki, kısmet olmadı.
Fiyatlar düşmeye başlayınca ellerindeki en büyük seçim argümanları çöpe gitti. Tüm muhalefetleri, bağırıp çağırmaları, eleştirileri de ondan…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.