Aydın Doğan'ın kitabı
"Haberi" Ertuğrul Özkök vermişti. "Aydın Doğan kitap yazıyor" diye. Bodrum'da, Aydın Doğan'a "bu konuyu" açtık:
- Kitap ne durumda?
- Hazır.
- Kaç sayfa.
- 600.
- Ne zaman okuyacağız?
- Gelecek ay çıkacaktı... Ama sana nasıl anlatsam?.. Tereddütteyim... Biraz bekletmeyi düşünüyorum.
- Neden?
- Uzun hikâye.
Israr ettik, anlatmasını istedik.
Aydın Bey dedi ki:
- Bir de şu var... Meslek o kadar keskinleşti, kutuplaştı ve dejenere oldu ki... Neyi yazayım, neyi yazmayayım?.. Hangi birini anlatayım?
Aydın Doğan "kitap olayına çok çalışmış." Kitap oldukça "dolu, ayrıntılı, zengin." "Satış rekoru kıracağı" kesin.
Ama Aydın Bey "düğmeye basma konusunda" tereddüt içinde.
Sanıyoruz "boşa koyuyor dolmuyor, doluya koyuyor almıyor."
Aydın Doğan'ın biraz "özeline...
Derinine... İç dünyasına" girdik.
"Sizi inciten, canınızı sıkan şeyler neler" dedik.
Önce uzun uzun yüzümüze baktı.
Sonra iç geçirdi.
Ve "konuyu değiştirmek" istedi.
Ama bir ara da "şunları" söyledi:
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.