Bu dinlemeler az bile!

Bir tarihte MİT Müsteşarı, Büyükelçi Sönmez Köksal'a sormuştuk:
- Telefonları dinliyor musunuz? "Evet" demişti:
Bölücü terör.
İrtica.
Uyuşturucu ve silah ticareti.
Ve kara para konularında, telefon dinlemesi yapılıyor.
Ancak mahkeme kararıyla.

***
Son günlerin gündemi "telefon dinlemeleri." Hangi dinleme "mahkeme kararıyla" hangisi "korsan" belirsiz.
Dinleme kayıtları "işportaya düştü."
"Kim, kimi, neden dinletiyor" bilen yok. "Toplumsal refleks, toplu kınama" ise hiç yok.
"Söylenenlere, yazılanlara" bakar mısınız?
Beni de dinlediler.
Dinlesinler, ne çıkar?
Yarası olan gocunur.
Sanki dinlenmeyen mi var?
Daha önceki dönemlerde de dinleme yaygındı.
Tencere dibin kara... Seninki benden kara.
***
Timur'un filleri halkın bağına, bahçesine, ekili arazisine zarar verince...
"Nasrettin Hoca'nın başkanlığında" bir heyet kurulmuş. Timur'un huzuruna çıkılmış.
"Dert" anlatılacak, "fillerden" yakınılacak.
Ama Hoca "huzurda" bir de bakmış ki "arkasında kimse yok."
Heyettekiler son anda "tüymüşler."
Hoca tek başına.
***
Timur "buyur Hoca, söyle derdini" deyince... Nasrettin Hoca "ne derdi" demiş:
- Size teşekküre geldim... Halk, fillerinizden öyle memnun ki... Fillerinizi öyle seviyor ki... Ricamız, fillerin sayısını artırmanız.
***
Günümüzde "telefon dinlemeleri ile ilgili anısı olmayan" neredeyse yok.
Ama... "Varsın dinlesinler canım, ne var bunda" diyen de çok mu çok.
***
Öyleyse "az bile... Az bile..."
Halk telefon dinlemelerden "öylesine memnun ki..."
"Teşekkür ediyor... Daha fazla, çok daha fazla" dinleme istiyor.
"Mahkeme kararı" da neyin nesiymiş?
Çalsın sazlar, dinlensin telefonlar.