Mahkeme
Fıkra değil... Yaşanmış bir olay.
Sene 2006...
Trafik polisi "Kural ihlâli yapan" otomobili durdurur.
Sürücü "Ehliyetsizdir." Üstelik de "Sarhoş." Polis "Bu şartlarda araç kullanamazsınız" der:
- Ceza yazacağım...
Ayrıca aracınız parka çekilecek.
Adam kızar... Başlar polise bağırmaya... Polise kızmakla kalsa... Bu arada hükümete de giydirir... Bakanlara... İsim isim.
- Sen zaten cemaatin polisisin... Hükümet de tarikatların hükümeti... Şu bakan falanca tarikattan, bu bakan filânca tarikattan...
Bana ceza yazacağına git hükümettekilere yaz. Olay büyür... "Ekip" çağrılır.
"Sarhoş" karakola götürülür.
Orada da "Polise...
Bakanlara" atıp tutmayı sürdürür.
Ve konu "Savcılığa intikal eder."
Savcı dosyayı düzenler... Ve sonra... Ne mi olur?
Geçenlerde Ali Coşkun'la beraberdik...
Dostumuz...
Eski Bakan.
Ali Coşkun'a "Mahkemeden" bir yazı geldi.
Müşteki (Şikâyetçi) olarak.
Ali Coşkun "Bu nasıl iş" dedi... Güldü.
"Yazacağımız matrak bir hikâye çıktı" dedik... Biz de güldük.
Ali Coşkun, avukatını aradı:
- Mahkemeye bir dilekçe yazın... Şikâyetçi falan değilim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.