Şifreli bir konuşma
Demirel, kendisi ile yapılan bir mülakatta "Zincirbozan'a sürgüne gönderileceğimi Yavuz'dan öğrendim" demişti.
Evet... Ben söylemiştim.
- Kâr eden şirket kapanacak.
- Galiba yanlış yeri aradınız.
- Hayır... Hem bana saçma sapan soru soruyor, hem de şimdi cevabını dinlemiyorsun.
- (Bende jeton düştü... Paşa şifreli konuşuyordu... Kâr eden şirket demekle, Demirel'in kurdurduğu partiyi ima ediyordu.) Paşam, büyük ortağa (Demirel'e) ne olacak?
- Seyahate çıkacak.
- Pasaport gerekecek mi? (Yurt dışına mı sürülecek?)
- Hayır... Pasaport lazım değil.
- Nereye gidecek?
- Çok soru soruyorsun... Kapatıyorum.
- Bu son soruydu.
- Kendileri Çanakkale taraflarını severler.
Telefon kapandı... Süleyman Demirel'i aradım:
- Sürgüne gönderileceksiniz.
Sonrası... Uzun hikâye... Demirel ile evinde buluştuk.
"Kaynağımı" sordu... İsim vermedim "Sağlam... Çok yıldızlı" demekle yetindim.
Demirel'in "Zincirbozan yolculuğu" böyle başlamıştı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.