Erken seçim... Ve... Bohçacı kadınlar
Yahudi züğürtleyince eski defterleri karıştırırmış... Erken seçimle ilgili konuşmalar da buna benziyor.
Bazı siyasetçilerin ve siyaset mühendisliğine soyunanların erken seçim ile ilgili söylemleri... Tam da "Laf kıtlığında asma budamak... Akıntıya kürek çekmek... Olmayacak duaya âmin demek... Büyüklere masal söylemek."
Eskiden... "Bohçacı kadınlar" vardı.
Ev ev dolaşır "İncik boncuk... Havlu... Masa örtüsü... Çarşaf falan" satarlardı.
Ve o evden öteki eve... "Laf taşırlardı."
Bugün "Laf olsun torba dolsun" diye "Hamamda erken seçim şarkısı söyleyenlere" bakıyoruz da...
Dünün "Bohçacı kadınlarından" farkları yok.
***
Çok çiğnenen sakız çürür
İki kere ikinin dört ettiği kadar kesin... "Siyasi iktidar istemedikçe erken seçime gidilmez."
Bugün... Tayyip Bey "Erken seçimden söz etmediğine göre..."
Cumhur İttifakı'nın öteki direği Devlet Bahçeli kırk kez "Seçim normal zamanında olacak" dediğine göre...
"Erken seçim sakızını" çiğnemeye devam etmek neden?
İşsizlikten mi?... Yoksa zevzeklikten mi?
***
Uzman görüşü
Uzman... Kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim... Cemil Çiçek.
Dedik ki... "Ne diyorsunuz?"
Cemil Bey "Erken seçim konusunun uzun süre gündemde tutulması ülke yararına değil" diyerek söze başladı:
***
Samimiyet testi
Günün sorusu... "Hazırız... Erken seçime varız... Hodri meydan" diyenler... Acaba... Söylediklerine kendileri inanıyorlar mı?
Sanmıyoruz... Hem de hiç sanmıyoruz?
Öyleyse... İnanmadıkları bir şeyi niçin ısıtıp ısıtıp gündeme getiriyorlar?
Tam bir samimiyetsizlik. Türk siyasetinin şifa bulmaz hastalığı;
Siyaset üretemiyorsan...
"Boş konuşacaksın... Bağıracaksın... Masayı yumruklayacaksın."
***
Lafı bırak... Pazara bak
Siyasetçi... Siyasi parti... Lider... "Seçmenin gerisinde kalırsa...
Oyunu artıramaz... Yerinde sayar."
Dün sabah Ulus'ta dolaştık... Sonra Keçiören'e uzandık... Ardından CHP'nin oy deposu Çankaya'daki semt pazarına göz attık.
Milletin derdi seçim değil...
"Korona... Geçim... Çocuğunun eğitimi... Ekonomi."
Ekranda... Bol keseden "Erken seçim gazeli" okuyanlara öneririz; Halkın içine girin... Çarşıyı pazarı gezin. "Türkünüzün" alıcısı olmadığını göreceksiniz.
***
Tevfik İleri ve torunu
Darbe... 27 Mayıs... Yassıada...
Menderes... "Bu konuyu" yazınca...
Çok arayan oldu... Ve mesaj yollayan.
"Sadece birini" paylaşalım.
Demokrat Parti döneminin bakanlarından (Ulaştırma, Milli Eğitim, Bayındırlık, Devlet Bakanlığı, Başbakan Yardımcılığı) Tevfik İleri'nin torunu Ömer İleri'nin mesajı:
***
Tevfik İleri... Ve kızı
Cahide İleri... Darbe olduğunda 19 yaşında.
Baba "Yassıada'da."
Evde... Anne ve üç çocuk... "Geçim zor." Cahide İleri iş arar:
- On parmak daktilo yazarım... İngilizcem de var.
1960'ta... "Böyle elemana" kim iş vermez ki?
- Yarın sabah gel... İşe başla. Ama... Ertesi sabah... Kapı yüzüne kapatılır:
- Soyadınızın İleri olduğunu... Tevfik İleri'nin kızı olduğunuzu bilmiyorduk... Kusura bakmayın... Size iş veremeyeceğiz.
Bize bu olayı Cahide Hanım'ın kendisi anlatmıştı... İngilizce öğretmenliğinden emekli olduktan yıllar sonra...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.