Bir ömrün özeti

Recai Kutan... Bürokraside ve siyasette geçmiş bir ömür.
Kariyerinde... Bakanlık da var, genel başkanlık da.
Darbeleri görmüş, cezaevinde kalmış.
Kavgacı değil... Uzlaşmacı.
"Darbeler ve muhtıralar" üzerine çok düşünmüş... Araştırmış...
Vardığı sonuç:
Statükocu bazı gruplar, cuntalar oluşturuyorlar.
İçlerinde asker... Sivil... Değişik kesimlerden insanlar var.
Dışarıdan da destek alıyorlar...
Yabancı ülkelerden.
Yerli... Milli... Sosyal, ekonomik, kültürel gelişmelerden rahatsız oluyorlar.
Yeni... Kendi anlayış ve çıkarlarına göre bir Türkiye dizayn etmek... Ve o Türkiye'yi yönetmek istiyorlar.
Nokta.

***

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Siyaset ve nezaket
Siyasi ittifaklar... Hayır, konuşmadık.
Güncel politika... Hiç girmedik. Zira... Recai Kutan dedi ki:
Ne söylesen birileri yanlış tarafa çekiyor.
Türkiye'de siyasi nezaket ve uzlaşma kültürü zayıf.
Siyaset konuşan kişinin sözünden öyle bir alınganlık çıkıyor ki, bir süre sonra kavga edilecek hale geliniyor.

***

12 Mart 1971
M uhtıra... Recai Kutan, Diyarbakır'da... DSİ Bölge Müdürü.
Ara rejim yönetimi.
Kutan'a deniliyor ki:
- Seni görevden alacağız almasına da... Yerine koyacak adam bulamıyoruz.

***

Erbakan ile tanışma

Sorduk... Nerede? Ve nasıl?
Recai Kutan anlattı:
Teknik Üniversite... Gümüşsuyu... Öğrenci yurdundayım.
Namaz kılacak yer arıyorum.
Üst sınıftakiler... Üniversite yönetiminden habersiz, Dolmabahçe Sarayı'nın bekçi kulübesini mescit yapmışlar.
Bir gün gittim... İçeride 10-12 kişi.
Biri hemen fark ediliyor... Gür saçlı... Şık giyimli.
Namaz bitince... Bir konuşma yaptı... İslam âlemi... Emperyalist oyunları... Türkiye'nin geleceği.
Mescitten çıkarken sordum: Kim bu arkadaş?
Anlattılar: Necmettin Erbakan... Teknik Üniversite'de çok meşhur... Son dönemin en parlak öğrencisi.
Erbakan Hoca ile o dönemde tanıştık... Ölene kadar da hukukumuz devam etti.

***

12 Eylül 1980
Malatya Milletvekili ve Milli Selamet Partisi Genel Başkan Yardımcısı.
Sabaha karşı... Eşi, "Bey... Kalk" diyor:
- Askerler yola indiler.
Hanım... Türkiye 40 yıl geriye gidecek... Çocukları uyandır... Bana da bir valiz hazırla... Pijama... Çamaşır koy.
Az sonra... "Komşu geliyor."
Gerisini... Recai Kutan anlatsın:
Komşumuz... Eski İçişleri Bakanı Orhan Öztrak...
Faik... Henüz çocuk...
Şimdi CHP sözcüsü.
Orhan Bey... Beyefendi adamdı... Sever sayardım.
Hazırlığımı duymuş...
Valizimi gördü... Sordu:
Ne oluyor Recai Bey? Bu valiz de neyin nesi?
Dedim ki; darbe...
Herhalde beni alıp götürecekler.
Tepki gösterdi:
Yetkili bir mevkide değilim...
Ama açıkça söyleyeyim, seni kimse götüremez.
Sordum: Beni niçin götüremezler?
Orhan Bey dedi ki:
Kardeşim... Yemedin, içmedin... Ülkeye yaptığın hizmetler belli... Seni ne diye götürecekler?
Gerçekten de... Partinin yöneticileri evlerinden alınıyor...
Necmettin Erbakan... Şevket Kazan... Oğuzhan Asiltürk...
Diğerleri.
Recai Kutan'a dokunulmuyor.
Bir gün... "İçeridekileri" ziyarete gidiyor.
Kutan'ın... "Kirazlıdere" dediği... Askeri tutukevine.
O sırada... Darbe yönetimi...
"Yeni tutuklama kararları" almıştır.
Listede... Recai Kutan da var.
Ve... Tutuklu ziyaretinde...
"Ayağıyla gelmiş" denilerek, tutuklanıyor.

***

Cezaevinde randevulu görüşme
-Recai Abi... Cezaevinde Erbakan ile Türkeş'in ilişkileri nasıldı?
Randevu ile görüşürlerdi. - Aracı kimdi?
Bendim... Rahmetli Türkeş Bey, "Söyle Erbakan Hoca'ya... Onu ziyaret etmek istiyorum" derdi.
- Buluşunca ne konuşurlardı?
Kendileri ile ilgili konuşmazlardı... Konuştukları konu:
"Türkiye'nin geleceği nasıl olacak?"

***

Mapushane terazisi
Y ol arkadaşlığı... Ayrılan yollar... Dostluk...
Düşmanlık... Vefa... Siyasetin tuzu-biberi midir?
Siyasette... Bir insanı yakından tanımak için ne yapmak gerekir?
Biz... Bunları sorunca... Recai Abi güldü:
- Anadolu'da meşhur bir söz var... Bir insanı yakından tanımak istiyorsan... Ya onunla alışveriş ya da birlikte yolculuk yapacaksın.
Araya girdik:
- Veya... Beraber içki masasına oturacaksın.
Kutan... "Onu bilmem" dedi...
Ve devam etti:
- Ya da... Allah vermesin... Hapishanede arkadaş olacaksın... Hapishane... İnsanın kıratını tam anlamıyla ortaya çıkaran mekân.

***

Telefon dinleme
Erbakan'ın telefonu dinlenmiş... "Terör örgütü" diye.
Yakınındakiler:
- Önlem alalım... Konuşurken radyoyu açalım, sesler karışsın.
Erbakan gülmüş:
- Teknoloji çok gelişti. Bizi başka türlü de dinlerler. Çekinecek neyimiz var, bırakın dinlesinler.

***

Hey gidi günler
Yalan-dolan... İftira... Siyasette her dönemde var.
1975... Senato seçimi... Kayseri'de, MSP adayı... Son anda çekildi.
Yerine... Güçlü bir isim lazım... Kutan aday gösterildi.
Yerel gazete... Manşet attı: Recai Kutan, Türkiye'ye porno film ithal eden şirketin genel müdürü.
Kutan... "İftiraya uğradım" dedi... Mahkemeye başvurdu.
Sonuç...
İftiracılara beraat... "Olay bir iftiradır... Fakat yayında hakaret kastı yoktur."
Recai Kutan'a ceza...
"Yargılama masraflarının Recai Kutan tarafından ödenmesine..."