ATİLLA DORSAY

Festivalden en ilginç 20 film

Festival iyice yaklaştı. Geçen yılların tersine, bana göre en iyiler listemi zamanında veremedim. Yine de vermek istiyorum; hemen her filme ve her seansa daha yer olduğuna göre...
İşte yeni yapımlar arasından seçtiğim 20 film. Broşürdeki sırayı izleyerek ve kısa gerekçeleriyle birlikte:
İmkansızın Şarkısı: Unutulmaz Yeşil Papayanın Kokusu ve Bisikletçi filmlerinin yönetmeni Tran Anh Hung'un görkemli bir romanı uyarlayarak dönüşü.
Değirmen ve Haç: Bir tablonun içindeki yaşama giren film, deneysel teknolojisiyle şaşırtmaya aday.
Rio Seks Komedisi: Mondovino'nun yönetmeni Jonathan Nossiter'den çok eğlenceli olmaya aday absürd bir komedi.
Yolculuk: Michael Winterbottom'un kült TV dizisinden kurgulanmış film, İngiliz usülü mizahın zirvelerinden olabilir.
Pina: Wim Wenders'in Pina Bausch belgeseli, baleye adanmış en güzel filmlerden biri.
Yağmuru Bile: Iciar Bollain'in filmi, Kristof Kolomb mitiyle çağdaş Latin Amerika'nın parlak bir karışımını sunuyor.
Kanunsuzlar: Raşid Buşareb'in Cezayir üzerine dokunaklı çığlığı.
Daha İyi Bir Dünyada: Danimarkalı Susanne Bier'in Oscar alan filmi, iki aile çerçevesinde çağdaş dünyanın temel sorunlarına eğiliyor.
Ömrümüzden Bir Sene: Mike Leigh'in şarap gibi olgunlaşmış sineması, geçen zamana dair eşsiz bir görsel şiir.
Kadın İsterse: François Ozon, Catherine Deneuve'ü yönetiyor. Yetmez mi?
The Conspirator: Robert Redford'dan Abraham Lincoln'a suikast günlerinde geçen parlak bir aksiyon-gerilim.
Buz Sesi: Bertrand Blier'nin absürd mizahını özleyenlere ilaç gibi gelecek bir kara-komedi.
Güneş Yanığı-2: Rus Nikita-Mikhalkov'un başyapıtına 16 yıl sonra eklediği devam filmi.
Ölümüne Kaçış: Polonyalı Jerzy Skolimowski köşesinden çıkıyor ve bize parlak bir 'dramatik fantezi' sunuyor.
Şiir: Şiir yazmaya sıvanan yaşlı kadının öyküsü, Kore sinemasının en iyi özelliklerini bir araya getiriyor.
Bir Ayrılık: Çağdaş İran'dan içburucu portreler geçidi. Aşgar Ferhadi'in Berlin 2011 Altın Ayı ödüllü filmi.
Copacabana: Tam bir Isabelle Huppert şöleni ve hüzünlü bir yaşam dilimi.
Torino Atı: Dahi Macar yönetmeni Bela Tarr'dan siyah-beyaz bir arı sinema şöleni.
Banyodaki Adam: Festivalin gediklilerinden Christophe Honore, bu kez eşcinsel bir çiftin portresini çiziyor.
Koğuş: Korku ustası John Carpenter'in 10 yıl sonraki dönüş filmi, şöhretine yakışır bir dehşet vaad ediyor.
Geçmişten gelen filmlere önümüzdeki cumartesi değineceğim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.