Muhalefet sorumluluğu ve Suriyeliler
Bir süredir Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye İttifakı çağrısının önemine değiniyorum. Bu çağrı muhalefete de siyasi sorumluluklarını hatırlatıyor. "Türkiye merkezli" düşünmeye davet ediyor. İktidar ve muhalefetin bu yeni anlayışla dış politika, güvenlik ve ekonomi konularında ortak bir zemin yakalayabilmesi demokrasimizin ve bekamızın teminatı olacak. Siyaset kurumu güncel tartışmalar bir yana şu meydan okumalara çözüm aramak zorunda. Türkiye, son altı yılın türbülansının yüklerinden nasıl kurtulabilir? Etrafındaki bölgelerde değişen jeo-politik dengeleri nasıl ve hangi yönde etkilemeli? Yeni dünyanın karmaşık ve riskli gelişmelerine nasıl cevap üretilebilir? Gündemi bu sorulardan uzaklaştıracak her polemik ya da popülist girişim fayda değil zarar üretecek.
Belki de CHP'li başkanlar Suriyeliler'in CHP belediyelerinden Cumhur İttifakı'nın yönettiği illere gitmesini hedefliyor. Bir tür kurnazlık peşindeler. Türkiye'nin taşıdığı bu yükü sadece Cumhur İttifakı belediyelerine taşıtmak istiyorlar. Halbuki meselenin muhtemel sonuçları bu kadar basit değil.
Kusura bakma kendi memleketlerine gitsinler. Ne işleri var burada" cümleleri tam bir aymazlık örneği. Esed rejimi ile uzlaşarak Suriyeli mültecilerin ülkelerine döneceğini söylemek dış politikanın çok katmanlı yapısını tümden görmezden gelmek demek. Yüzbinlerce Suriyeliyi katleden Esed ile öylece anlaşarak 3,6 milyon Suriyeliyi yurtlarına gönderemezsiniz. Zorla insanları ölüme, işkenceye yollayamazsınız. Muhalefet Suriyeliler konusunda sorumlu bir tutum almak istiyorsa Türkiye'nin güvenli bölge kurma politikasını desteklemeli. Avrupa'nın aşırı sağcılarına öykünmekten vazgeçmeli.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.