Suriyeliler meselesi
Son günlerde İstanbul'daki Suriyelilerin kayıtlı oldukları illere gönderilmesini konuşuyoruz. Verilen bir aylık sürenin azlığını protesto edenler ve onlara tepki duyanlar medyaya yansıdı. Yabancı medya da "zorla gönderme" hikayeleri yazmaya başladı. Bu konu İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Valiliği'nin ötesinde bir önem taşıyor. Uyum politikası, iç barış, insan hakları, güvenlik, yabancı düşmanlığı ve uluslararası algı bağlamında kritik boyutlar içeriyor. İnsanımızdaki ekonomik kaygılarla birleşen "dışlayıcı ve öfkeli" tepkiler açısından da alarm zillerini çaldırıyor. Bir makro plan ihtiyacı açık.
Bunda, yayılan asılsız haberlerle de muhalefetin abartılı popülizmi de etkili oldu. Seçim dönemlerinde CHP ve İP'nin Suriyelileri hedef gösteren söylemleri yabancı düşmanlığı kıvamında seyretti. "Neden ülkeleri için gidip savaşmıyorlar da, plajlarda keyif çatıyorlar?" argümanı Suriyeliler meselesinin ne kadar girift olduğunun üstünü örttü. Sivillere bu tür bir dayatmanın insan haklarına aykırı olduğu es geçildi. Ya da sade sivillerin karmaşık bir iç savaşta radikal grupların eline düşme tehlikesi önemsenmedi.
AK Parti iktidarı, Başkan Erdoğan'ın kararlı duruşuyla bu konuyu sadece "Ensar-Muhacir kardeşliği" bağlamında görmüyor. Sınır ötesi operasyonlarla güvenli bölgeler kuruyor. Suriyelilerin ülkelerine dönmesi için diplomatik bir kampanya yürütüyor. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerine ek olarak şimdi de Fırat'ın doğusuna operasyon gündeminde. Bir hedef YPG'yi temizlemek ise, diğeri Suriyelilerin güvenli dönüşünü mümkün kılmak.
Suriyeli aileler bölünmemeli. Gerekirse yer değiştirmeler yapılarak zaten yükü ağır olan il ve ilçelerin yükü hafifletilmeli. Bu politika içte ve dışta pozitif bir iletişim stratejisi ile yönetilmeli. Suriyeli karşıtlığı üretecek eylem ve söylemlere karşı dikkatli olunmalı. Sosyal medyada bilgi kirliliğine ve infiale yol açacak mekanizmalara karşı tedbir alınmalı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.