Hayat Notları: 'Pinhan eyledi'
Anadolu'nun hiç tükenmeyen, diplerden gelen sonsuz ışığı, ne çok büyük. Kocaman Yunus Emre'nin, kendisini zaman kulvarlarında hep yeniden üreten; yalınlığının içindeki o derinlik mesela, ne çok etkileyici:
"Biz bizi bilmez idik bizi kendinden eyledi
Eşkere kıldı bizi, kendin pinhan eyledi."
(Yani; 'açık' kıldı bizi, kendini 'gizledi', anlamında)
'Cihan-ara cihan içredir arayı bilmezler
Ol mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler'
(Osmanlıcam yok; tam olmasa da, 'evreni süsleyen evren içindedir ki onlar bunu bilmezler.
Tıpkı deniz içinde olup da denizi bilemeyen balıklar gibidirler')
Gönüllere kurulmuş tahtlarda yaşar, o dizelerin esrarı.
Bu coğrafyanın güzelliğidir. Hepimizi şefkatle kucaklar.
Evrenin bazen insan aklını aşan görünümüne atılan çapadır bu.
Sonsuzluğun bilinmez sırrında, anlayan insana bırakılmış armağan.
Hayatı günümüzde arsızca tüketebilen insana ise kendi faniliğini hatırlatan dip not.
Sevmeyi bilmeyene, sevgi taşıyan okyanusta, sestir insanın kendisine.
"İnsanın, dünyanın, yurdun haberini
Ağacın, kuşun, kurdun haberini
Seher vakitlerinde
Yahut
Gecenin ortasında
Taşıdım insanlara yüreğimin çantasında
Şairlik ettim
Bir çeşit postacılık yani.
" Dediği gibi, bazen unutulan bu dizeler, üstü örtülü anlamlarıyla, zaman dehlizinde, Anadolu'nun bir yanıyla hüzünlü postacılarıdır.
Mutlak hakikat hatırlatıcıları.
"Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz." diye seslenişi.
Çünkü sevgi insan için, kırılmaz bir aynadır.
Ötekini sevdiğinizde, o artık sizin aynanız olur, ona bakar kendinizi görürsünüz.
Öteki sizi sever ise siz onun aynası olursunuz, o size bakar kendisini görür.
İnsan, insanın aynası çünkü. Aynada önce kendinizi, gerçekçi, samimi olarak, bütün çıplaklığı ile görebilirseniz, daha insanlaşırsınız. Arınır, hafiflersiniz, sıkıntılar huzura borçlu kalır
Yunus'tan Mevlana'ya; Pir Sultan'dan Niyazi Mısri'ye; Necip Fazıl'dan Nazım Hikmet'e;
Yahya Kemal'den Ahmet Arif'e ulaşan; gizemli, sessiz seslerin renklerini.
İsterseniz onlarca isme dokunursunuz.
Onların bu topraklara, emekle, inançla, özenle dokunduğu gibi.
Belki Nesime'yi fısıldar dudaklarınız:
'Gel beni ağlatma Şah'ım Ben sana kullar olayım
Gel bana ceylan bakışlım Ben sana kullar olayım' diye...
Hepsinde, hepsini kucaklayarak; 'bir'den bir'e merhametle çoğalarak; bu ülkenin köklerinin, ne çok güzellik taşıdığını, iliklerinize dek hissedersiniz böylece.
Sonra da 'sevgi sözünden daha tatlısını duymadım, gökkubbede kalan tek anı sevgi' diyen, Şirazlı Hafız'a yüzünüzü dönersiniz belki...
Dönün, kendiniz sevgi olursunuz çünkü.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.