Hâlâ Kemal'in aldığı arabayı kullanıyorum
Bu sergide gördüğünüz eşyaların beşaltı katı var evimizde. Alan küçük olduğu için az eşya getirebildim. Kemal'in eşyalarını ayırıp bir dolaba koydum, sergi alanlarına göre çıkartıyorum.
Evet, o takım elbiseyi ilk defa bu yıl sergiye koydum. Ali ve Ezo; daha önce görmedikleri eşyaları görünce şaşırıyor.
İlk evlendiğimiz yıl beraber geldik. Ben Ali'ye hamileyken Altın Portakal aldığında ve onur ödülü aldığında da geldik.
Sergide Kemal'in yüksek lisans tezinin önsöz kapağı var. Onu kitap yaptık, üniversitelere dağıtılıyor. Belgeselini çektik ama o seyirciyle buluşamadı henüz. Bir dönem Türkiye'nin sosyo-ekonomik ve politik ortamını da yansıtan, o zamanki sinema sektörünün nasıl çalıştığını gösteren bir belgesel oldu. Sadece Kemal Sunal belgeseli sayılmaz ama onun da hayatından çok güzel izler var. 2001 yılında iyi ki yapmışız bu belgeseli. Melih Kibar bir şarkı yapmıştı onun için ama onu da kaybettik. Zeki Alasya vardı. Kemal'in babası Savaş Yurttaş ve Atıf Yılmaz'ın yanı sıra Kemal'in o dönemini çok iyi bilip anlatan arkadaşları... O yayınlansa kıyamet kopacak ama malesef seyirciyle buluşturamadım.
Kitap çok güzel bir anı oldu ama filmini yapmayı düşünmedim.
Evet, birbirimizden uzaklaştığımız zaman özür dilemektense "Hadi, gel bir kahve içelim" diyorduk.
HİÇ KISKANÇ BİRİ OLMADIM
Çok sağlam temeller üzerine kurulmuş bir aşk. Kemal bunu çok hak eden bir eşti. Birbirimizi çok iyi anladık, çok iyi arkadaş ve dost olduk.
(Gülüyor) Ayşen onu hep anlatır; Kemal "Ben sana vereyim taksi paranı, git" dermiş. Ben hiç kıskanç biri olmadım.
Çok zor okudular. Ezo, dört ayda okudu. Ali, Ankara'da film çekiyordu; bayramda iki günlüğüne geldi, eve kapanıp okudu. Bilmedikleri çok şey öğrendiler. İyi oldu onlar için; bizi tanıdılar.
Evet, hâlâ aynı arabayı kullanıyorum. Bu konuda Ali ile kavga ediyoruz. O değiştirmek istiyor ama ben kabul etmiyorum. Değiştirmek istemiyorum ama bilmiyorum ne olacak. (Gülüyor)
Evet, şimdi çok mutluyum.
Küvetin içinde buldum saçlarını mahvetmişti beni üzüntüden.
Bir-iki yere hep beraber gittik ama faydası olmadı. Birbirimize ve işlerimize dayandık. Canımız sıkkın olduğu zaman bir arada olmaya özen gösteriyoruz.
ÖNEMLİ OLAN NE YAŞADIĞINIZ
Evet, doğru. Nasıl aklınızda kaldı?
Evet, gittik o eve biliyor musunuz? Çocuklara gösterdim "Bakın, babanızla ilk burada oturduk" diye. Çok etkilendiler, gerçekten zor bir yaşamdı. Gerçi bize hiç zor gelmiyordu; çok mutluymuşuz. Beklentiniz ne kadar düşük olursa o kadar mutlu oluyorsunuz. Eşin dostunla mutlu mesut yemek yiyip vakit geçirebiliyorsan, ne mutlu sana. Bulaşık makinesinin markası mutluluk sebebi olmamalı yani. O da tabak yıkıyor, öteki de...
Örnek almıyorlar valla. 'Bu koltuk nereden?' diyorlar; İtalyan olsa ne olur, Türk olsa ne olur. Önemli olan orada ne yaşadığınız...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.