Demokrasiyi kim istemiyor?
Bir insan olarak İslam dünyasında yaşanan acının hangi birine ağlayalım?
Nasıl bir zalimliktir bu, nasıl bir vahşettir.
Mısır'da Sisi insanlara kurşun, Suriye'de Esed, Sarin gazı yağdırıyor.
Nasıl bir ruh halidir çocukları öldürmek?
İnsanlığımızdan utanıyoruz. Sıra sıra buz kalıplarının altında yatan ölü çocukları sadece seyrediyoruz!
En çok rahatsız oldukları konu, Hükümet'in dış politikası.
"Komşularla sıfır sorun politikasına ne oldu?" diyorlar hala.
Ar etmeden "Başbakan komşularımızla ilişkileri bozdu" diyorlar. Kendi halkını katledenle komşuluk mu kalır, dostluk, kardeşlik, reelpolitik mi kalır?
Onlar iktidarda olsalardı Esed'le, Sisi'yle kol kola mutluluk pozları mı vereceklerdi?
Hükümet'in, mazlumların, katledilen insanların yanında yer almasının "realist" olmadığını söylüyorlar. Bunu söylerken de hiç haya duymayıp, Suriyeliler, Mısırlılar sanki "Arap Baharı"ndan önce güllük gülistanlık ülkelerde yaşıyormuş gibi geçmişi karartıyorlar.
Binlerce insan Suriye ve Mısır'da katledilirken statlarda " Gezi ruhu direniyor" diyenlerin, bütün evrensel söylemlerinin, hümanizmlerinin yalan olduğuna tanık oluyoruz.
Birileri, Mısır'da demokrasi katledilirken, "Müslümanların demokrasiden umudu kesmesi gerektiğini" söylüyorlar.
İslam ülkelerinin tek kurtuluşu demokraside. Ne kadar çok demokrasi olursa o kadar az kaos ve gözyaşı olur.
Bakın 17 yaşındaki Suriyeli Revdanur şöyle diyor: Özgürlüğün ne demek olduğunu Türkiye'ye gelince öğrendim!
Bugün demokrasiyi katleden Sisi'nin arkasında duranlar, demokrasiyi çok mu istiyor?
İnanın ne Mısır'da ne Suriye'de ne de Türkiye'de demokrasi istemiyorlar.
Hatırlarsanız Başbakan Erdoğan geçen sene Mısır'da "demokrasi ve laiklikten" bahsetmişti. Bugün o cümlelerin ne anlama geldiğini çok daha iyi anlıyoruz…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.