Kılıçdaroğlu, Suriyelileri silah zoruyla mı gönderecek?
Bu meselenin siyasetle, seçimle, iktidarla, muhalefetle ilgisi yok. Eleştirilen bir dış politikanın konusu filan da olamaz.
Duyarlılık kasmak veya hümanist takılmakla da ilgisi yok. Asgari bir insani hassasiyet, asgari bir merhamet duygusuyla ilgili.
Sadece şu soruyu cevaplamasını bekliyoruz: Hepsi ülkelerindeki savaştan, ölümden, katliamdan kaçarken Türkiye'nin onlara sunduğu imkanlar veya verdiği vaatler için bu ülkeye gelmedi. Peki, onları doğdukları ancak can havliyle kaçtıkları topraklara nasıl göndereceksiniz?
Belene kamplarında ölmemek, işkence görmemek için Bulgaristan'dan kaçan Türkler, Saddam'ın zulmünden kaçan Kürtler gibi bu ülkenin merhametine sığınmış bu insanları silah zoruyla mı göndereceksiniz ülkelerine?
Yani hala oluk oluk kanın aktığı Suriye'ye ülkemizdeki 1 milyon 600 bin Suriyeliden kaçının gönüllü olarak dönmek istediğini sanıyorsunuz?
Zalimden kaçan Suriyeli mazlumların kimliği, ırkı, mezhebi değil sadece "insan" olmaları, onları ölüme geri göndermemek için yeterli değil mi?
Kılıçdaroğlu, "Her insan doğduğu toprakta mutlu olur" diyor. Evet doğduğu ancak her gün bombalarla öldüğü, katliam korkusu yaşadığı, devlet diye bir organizasyonun kalmadığı topraklarda insan nasıl mutlu olabilir?
"Kılıçdaroğlu'nun Esed'e geri gönderip öldürtmek istediği Suriyeli mazlumların 900 bini 19 yaş altı ve 65 yaş üzeri, 830 bini de kadın."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.