TULU GÜMÜŞTEKİN

AB-Türkiye zirvesi sonrası çaresiz kalanlar

Başbakan Erdoğan'ın Brüksel ziyareti ve bunun olumlu yansımaları, hükümete muhalif kesimde derin bir hayal kırıklığı yarattı. Israrla, aslında bu zirvenin Başbakan Erdoğan açısından çok olumsuz geçtiği hissi verilmeye çalışılıyor. Bu yaklaşım sergilenirken, kantarın topu bazen öylesine kaçıyor ki, zirveye katılan medya mensuplarının yabancı dil bilmedikleri bile iddia edilebiliyor.
Gerçekten Başbakan Erdoğan'ın Brüksel ziyaretinde ne oldu? Avrupa ülkelerinin önde gelen medya organları, zirve öncesinde gayet ciddi biçimde alarm veren bir üslup kullanmışlardı.
Zirvede önemli bir çatışma, belki de ilişkilerin kopabileceği bir gerilim beklentisi hâkim olmuştu. Bu beklenti, yalnızca medyada oluşturulan havadan değil, AB içinde bazı yetkililerin demeçlerinden de kaynaklanmıştı. Örnek olarak, Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu üyesi Stefan Füle, HSYK ile ilgili yasal düzenlemeler konusunda endişelerini dile getirmiş, ilk defa "Kopenhag siyasi kıstaslarına uyum" ifadesini kullanmıştı. Avrupa Parlamentosunun bilinen Türkiye karşıtı mensuplarından da doğal olarak itiraz sesleri yükselmişti. Hem olumsuz medya bombardımanı, hem de AB içinde yükselen sesler, kamuoyunu bir anda trajik bir siyasi kriz olabileceği konusunda endişelendirdi. Bilindiği gibi, bir aday ülkenin üyelik müzakerelerine başlaması için olmazsa olmaz koşul, "Kopenhag siyasi kıstası" olarak bilinen "işleyen bir demokratik rejim ve hukukun üstünlüğü" konusu, eğer bu alanda ciddi bir sorun yaşanırsa, AB'nin müzakereleri askıya alma hakkı hep saklı kalıyor.
Bu ziyarette, böylesi bir olumsuz gelişme, bir anda muhalefetin umudu haline geldi, hatta nesnel ve tarafsız gözlemciler dahi ziyareti merakla izlemeye koyuldular.
Daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi Başbakan Erdoğan, Konsey, Komisyon ve Parlamento Başkanları ile bir araya geldi. Bu "AB karar alma üçgeni" temsilcileri, nadiren bir araya gelirler. Nitekim kendi ifadelerinden "2012 Nobel Barış Ödülü" seremonisinden sonra ilk kez bir araya geldikleri anlaşıldı. Bu olgu bile, başlı başına zirvenin önemini gösterir nitelikteydi.
Zirvede Konsey ve Komisyon başkanlarına, bütün sorulara açıklıkla cevap vereceğini söyleyen Başbakan, bu sözünü tutmakla kalmadı, HSYK konusunda AB standartlarına ve ilkelerine aykırı görecekleri durumlar açısından AB yöneticilerine diyalog kapısını süresiz açık bıraktı. Toplantı sonrasında, Türkiye ile devamlı temasta olacaklarını yineleyen gerek Van Rompuy, gerek Barroso'nun ne kadar rahatlamış oldukları da, deklarasyonları kadar yüz ifadelerinden de belli oluyordu. Başbakan Türkiye'ye döndüğünden beri HSYK konusunda atılan adımlar, bu uzlaşmanın varlığını doğruluyor. Kapalı kapılar ardında Başbakan'ın yaptığı açıklamalar, sorunun yargı bağımsızlığı değil, devlet içinde ciddi bir paralel örgütlenme olduğuydu.
Somut verileri gören ve belirli ölçüde ikna olan AB tarafı da, Başbakan Erdoğan'ın sözlerine itibar etti, sadece bazı konularda çekincelerini ifade etti. Bu çekincelerin de üstüne gidilmeyeceği Başbakan'ın kendi açıklamalarıyla belli oldu. AB süreci, hayatiyet kazandığı son altı aylık sürede oluşturduğu ivmeyi kaybetmedi. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande ve Alman Şansölyesi Merkel ile önümüzdeki üç hafta içinde görüşecek olan Başbakan Erdoğan, bu ilişkinin kazandığı dinamiği daha da ileriye götürme çalışmaları içinde, bu açıkça görülüyor. Başbakan'ın ziyaretinde kendisini kış soğuğu ve yağmurunda saatlerce bekleyen coşkulu kitleyi küçümsemek, Daniel Cohn-Bendit ile tartışmaya girmiş olmasını "siyasi sorun" zannetmek, demokrasilerde herkesin inanç özgürlüğüne girer. Ne var ki, siyasi analiz, temenniler ve inanç üzerine değil, somut verilere dayanarak yapılır. Muhalefetin derin hayal kırıklığı, somut gelişmeler karşısında daha devam edeceğe benziyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.