Sadece adı "şov" olmamalı

Ekranların karabatak gibi bir görünüp, bir kaybolan programı İbo Şov bir kez daha atv'de izleyicileriyle buluştu. İbrahim Tatlıses, yılların tecrübesi ile ekranda neyin "iş yapacağını" artık ezberlemiş. Bu nedenle cazip malzeme bulunca, üzerinde tepinmeden geçmiyor. Ancak Tatlıses'e iki küçük önerim olacak. Birincisi; kendine bir metin yazarı bulması. Zira artık kendi esprilerine yalnızca kendisi gülebiliyor. Anlattığı öyküleri ise artık TV izleyicisi ezberledi. (Özellikle Urfalı Babi hatıralarını) İkincisi; Tatlıses'in stüdyoda hem sunuculuk hem de yönetmenliği birarada sürdürmeye çalışması şovun büyüsünü bozuyor. Seyirci tam havaya girmişken, Tatlıses'in, "Evladım yakın portreye girme, şöyle bel planından al da el kol hareketleri görünsün. Beni yarım al, sonra Amerikan yaparsın" diyerek, seyircinin anlamayacağı teknik komutlar vermesi pek de şık durmuyor. Bir de bu şov, sadece "albüm tanıtımlarıyla" yürümez. Konukların "alışılmadık hallerinin" cazibe yaratması adına küçük oyunlara ve sürprizlere ihtiyaç var. Son uyarım ise dekor için: Sanki biraz aceleye gelmiş gibiydi. Daha modern ve daha zevkli bir tasarım beklerdim. En azından Tatlıses'in kıyafet tercihleri kadar zevkli olmalıydı mesela...