Canım Ailem dizisini seviyorum. Sıcak bir mahalle ortamında, entrikaya, silaha, şiddete, aldatmaya, kandırmacaya, vicdan sömürüsüne, gözyaşından reyting damıtmaya tevessül etmeden, "ailenin" gerçekten de "canımız" olduğunu usul usul anlatıyorlar. Bu arada dizilerin vazgeçilmez teması "aşk üçgenlerinin" Canım Ailem'in geometrisine de egemen olmaya başladığını görüyorum. Her karakterin, en az iki talibi var. Samim, Meliha ile Şehnaz arasında sıkışıp, kaldı. Halim tam kendini Seyhan'dan kurtarıp, Sevin'e yönelmişken, bu kez de Feride yüzünden pusulayı şaşırdı. Ali'nin gözü, Seyhan'dan başkasını görmezken, devreye Ceylan girdi. Meliha, Samim'i bekleyedursun, şimdi de kıza memleketlisi Aziz musallat oldu. Feride de Kenan'dan vazgeçip, Halim'e sevdalandı. Üçgenin iç açılarının toplamı bellidir. Peki ya aşk üçgenlerinin "iç acılarının" toplamını hesaplayabilir misiniz? İşte "Canım Ailem"in senaristleri şimdi bunun peşinde olmalı... Bir "Canım Ailem" izleyicisi olarak itirazımı da seslendireyim: Ben Halim ile Feride'nin sevgili olmalarına şiddetle karşıyım. Çünkü biz Halim'i, aşkını içine gömen mert Anadolu çocuğu olarak tanıyıp, sevmiştik. Feride'yi de masum bir aşk sevdalısı olarak gönlümüze yerleştirmiştik. Ne o öyle, "Pantolon uyduramadık, gömlek verelim" der gibi, Seyhan olmayınca Feride'yi Halim'e yaslamak?..