Yemekteyiz yarışmacılarının "eleştiri" konusundaki yaratıcılıkları tamamen tıkandı. Eskiden "Yemekten kıl çıktı" en önemli argümanlarıydı. Hatta yanlarında kıl getirip, yemeğe koyduğundan şüphelenilen yarışmacılar bile vardı. Sonra masa üzerindeki çiçekler konuşulmaya başlandı. İş iyice abartılıp, masanın orta yerine "çelenk" yerleştirilmeye başlandı. Öyle ki, tuzluğa uzanmak isteyen, Amazon ormanında pala kullanarak kendine yol açan yerliler gibi ter dökmeye başladı... Daha sonra "Bu bıçağın üzeri niye çizik?" diye sorulmaya başlandı. Yahu siz evinizde her yemeğe yeni çatal-bıçak takımı mı açıyorsunuz? Son bölümde ise durum iyice abartıldı. Yarışmacılardan Sezgin Bey, kiremitte levrek tabağına çatalını daldırıp, ağzına götürdükten sonra yüzünü ekşitti. "Ayy, bundan kılçık çıktı?" E be kardeşim ne çıkacaktı? Kaz ayağı mı?" Sezgin Bey, kendisine gülen yarışmacılara aldırmadı: "Ama tam ucunda kocaman bir kılçık duruyordu. Servis edilmeden önce alınabilirdi..." E madem gördün, sen al kardeşim, eline mi yapışır yani? Gecenin bombası ise bir hanım yarışmacının, yanında sandviç getirip, "Ben burada aç kaldım" diyerek, yemeye koyulmasıydı. Sezgin Bey de fırsatı kaçırmadı: "Ucundan azıcık da bana verir misiniz?" El insaf... Ev sahibi adamcağız 6 çeşit yemek hazırlamış, siz onca nimete burun kıvırıp, yanınızda getirdiğiniz sandviçi sırf "tepki olsun diye" yiyorsunuz. Günahtır. Vallahi çarpılırsınız!..