Şevval'in İz'inde...
Vurmuş sırtına çantayı, düşmüş Fırtına Vadisi'nin yollarına...
Hele göl kenarında, elinde değnek, dudağında bir Laz türküsüyle sislerin arasında bir kayboluşu vardı ki, değme Bertolucci filmi, bu görüntünün yanında okul müsameresi kalır... Hele o şiirsel metinler.
Bayıldım, bayıldım...
Fırtına Vadisi dediğiniz, cennetin yeryüzündeki iletişim ofisi...
Her dönemecin ardında, her tepenin öte yanında ayrı bir görsel şölen...
Her ne kadar birileri Allah'ın özene bezene yarattığı bu dünyanın sekizinci harikasını HES'lere (hidro elektrik santralları) kurban vermeye azimli görünse de belli ki başaramayacaklar.
Çünkü bu güzelliğe kıymak, -haşa- Allah'a karşı gelmekle eşdeğer. Şevval'e bölgeyi gezdiren profesör anlattı.
HES'çiler "Bu sular boşuna akıp durmasın, enerjiye dönüştürülsün" buyurmuş. Bir köylü vatandaş anında cevabı oturtmuş: "Öyleyse güneş de her gün boşuna doğuyor demek ki..."
Hiç merak etmeyin.
Doğadaki hiçbir su 'boşuna' akmaz.
Siz ortada hiçbir neden yokken insan vücudundaki damarlardan birine baraj kurmayı denediniz mi hiç?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.