Öğretmenim, canım benim!
Elimde çiçeğimle öğretmenimin evinin kapısını çalarken nasıl heyecanlandım anlatamam. Çünkü Bakırköy Halil Bedii Yönetken İlkokulu'nun en sevilen, en başarılı öğretmeniydi.
Benim Atatürk ilkelerine bağlı, insanları seven, ailesine ve arkadaşlarına saygılı, empati yapabilen biri olarak yetişmemi sağlayan Leman öğretmenimin bende emeği büyüktür. Ne yapsam hakkını ödeyemem.
UNUTAMADIĞIM ANI...
Öğretmenimi görür görmez aklımda bir anı canlandı. Yıllar sonra annem anlatmıştı:
İlkokul birinci sınıfa giderken hastalanmıştım.
Evde yatak döşek yatarken, üzerime örtülen battaniyenin üzerindeki etiketi okumaya başladım. Hayretler içinde kalan annem hemen önüme gazeteleri getirdi.
Tüm manşetleri hatasız okudum.
Annem "Ee, bu çocuk okumayı sökmüş, nerede bunun kırmızı kurdelesi?" diye ertesi gün okulun yolunu tutmuş. (O yıllarda okumayı söken çocukların göğsüne kırmızı kurdele takılırdı. İlk kurdeleyi takmak, okulda en büyük prestijdi) Leman öğretmenim, inceden hesap soran ve sitem eden anneme gülümsemiş.
Demiş ki, "Ben zaten Yüksel'in haftalar önce okumayı söktüğünü biliyorum ama diğer arkadaşları kendilerini kötü hissetmesinler diye takmıyorum kurdelesini...
Birkaç kişi daha okumaya başlasın, o zaman takacağım."
Söylesenize, böyle bir öğretmenin eli öpülmez de ne yapılır?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.