Senaristin özeni

Geçen hafta Fox'un yeni dizisi Görüş Günü Kadınları'nı överken, senarist Özgür Evren Heptürk için "Sanırım kendisi ya da yakınlarındaki birisi cezaevi deneyimi yaşamış olmalı. Aksi halde olan bitenleri bu kadar gerçekçi anlatabilmek için sadece empati yapmak yetmez" diye yazmıştım.
Meğer senaristimizin böyle bir deneyimi yokmuş. Şimdi dizi gözümde daha bir değer kazandı. Umarım Heptürk'ün senaryoyu yazmak için gösterdiği özen ve çalışkanlık tüm meslektaşlarına örnek olur.
İşte Heptürk'ün bilgilendirme mektubu:
"Sayın Aytuğ; bugünkü yazınız için çok teşekkür ederim. Güzel düşüncelerinizle onore oldum. Ne yazık ki, ülkemizde hükümlü yakınlarına dair çok acı gerçekler var. Ve yine ne yazık ki çok fazla tutuklu ve hükümlü... Bu kadar çok tutuklu ve hükümlünün olduğu bir ülkede ne benim, ne yakınlarımın hiç cezaevi deneyimi olmamasına ancak 'şans' diye bakabiliyorum ben.
ARTIK ESKİSİ GİBİ DEĞİL
Fakat bu projeye hazırlanırken Türkiye'nin değişik yerlerinde bir çok cezaevi gezdik, hükümlü ve tutuklularla uzun uzun sohbet ettik. Projemizdeki gerçeklik buradan kaynaklanıyor olmalı çünkü neredeyse her şey bu sohbetler, ziyaretler sonrası kuruldu. Kısacası dekorundan hikayesine 'gerçek' olması için çok uğraştık. Hatta cezaevi dekoru bittikten sonra 'Yanlış bir şey yaptık mı acaba?' diye cezaevi müdürlerinden birini davet etmiştik setimize... Müdür Bey 'Size hemen yarın hükümlü yollayalım zira bizim cezaevi kapasitesini aştı' demişti:)
Cezaevlerimiz artık eski sinema filmlerinden bildiğimiz gibi olmasa da içlerinde hâlâ çok hüzünlü, çok acı hikayeler saklıyor. Bir de 'dışarıda olanlar' var, yazınızın başlığında çok iyi tespit ettiğiniz gibi 'dışarıdaki tutsaklar...'
Hiç görülmeyen, kimsenin dinlemediği, çocuklar, anneler ve babalar... Dilerim ki, onların hikayesi daha çok insan tarafından bilinir. Yazınız için tekrar teşekkürlerimle..."