Kurt kendini kemiriyor
Kıvanç Tatlıtuğ gibi bir reyting makinesine ve görkemli prodüksiyonuna rağmen dizinin neden tutmadığını geçen sezon bu sütunlarda maddeler halinde sıralamıştım. Tekrar aynı konuların üzerinde tepinmeye gerek yok. Özetle; senaryonun yaşandığı coğrafya ve anlattığı tarih, bizim sıradan izleyicimize pek uzak, fazlaca 'soğuk' kaldı. Kıvanç Tatlıtuğ- Farah Zeynep Abdullah eşleşmesinden de beklenen sinerji çıkmadı. Dizinin isminin arkasına 'İstanbul' kelimesini eklemek de çare olmadı. Zira seyirci çoktan 'gurbete' çıkmıştı.
Star TV'nin, bu yapımın arkasında durma gerekçesi belli: Kıvanç Tatlıtuğ'u kaybetmemek. Oysa bu durumdan en az zararla çıkacak olan Kıvanç'ın ta kendisi. Onu yeniden Behlül, Sekiz ya da Kuzey yapmak için sırada bekleyen onlarca yapımcı var. Ama çoktan 'ex' olan Kurt Seyit ve Şura'ya ümitsizce suni teneffüs yaptırmaya çalışmak, her şeyden önce 'ölüye saygısızlık...'
Aslında bu durumdan zarar görecek o kadar çok kişi ve kurum var ki... Bu dizi ekranda ezildikçe, Kıvanç dışındaki oyuncular prestij kaybediyor. Farah Zeynep Abdullah tüm yeteneğine rağmen yerden yere vurulmaya devam ediyor. Şimdiyse 'kurtarıcı' olarak diziye sokulan Fahriye Evcen'in yeteneği ve seyirciyi etkileme gücü sorgulanmaya başlanacak. Yazık değil mi bu genç yeteneklere? Ayrıca dizi yüzünden Nermin Bezmen'in edebi kişiliğinin de yara alması söz konusu.
Hepsinden önemlisi; yapımcılar ve kanal yönetimleri, Kurt Seyit ve Şura skandalından(!) sonra, yüksek prodüksiyonlu, görsel kalitesi yüksek dizilere para bağlamaktan çekinecek. Ve korkarım bu umut kırıcı tecrübenin ardından her kanal kendi 'Küçük Gelin'ini yaratmaya çabalayacak...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.