Bize üç arkadaş lazım
Can kaybı bilançosunun 35'e çıktığı saatlerde, ana haber bültenlerinden bezgin ve kaygılı çıkmış ruhumu avutmaktı niyetim.
Yıllar önce en sevdiğim filmlerden biri olan Yeşilçam klasiği Üç Arkadaş'ta bugün izine bile rastlamadığımız 'masumiyetin' kokusunu doya doya içime çekmekti niyetim...
HİKAYESİ ENFES!
Üç genç adam; ameliyat parasını bir soysuza kaptıran görme engelli genç kıza sahip çıkmıştı. Zerre kadar art niyet beslemeden hem de... Kız da onlara güvenip gidivermişti evlerine... Sonra içine daldığım derin düşünceler beni güzelim diziden koparıp başka yerlere savurdu.
Yıllar önce, Yeşilçam filmi olarak izlediğim Memduh Ün'ün o enfes hikayesi bana gün gibi gerçek gelmişti. Şimdiyse... 'Nerede, sahilde buldukları genç, güzel kızı hiçbir karşılık beklemeden himaye edecek genç adamlar?' diye geçirdim içimden.
'Nerede gece yarısı sahilde karşılaştığı tanımadığı adamların evine gitmeyi kabul edecek genç kız?', 'Nerede dünün masumiyeti, güven duygusu?', 'Nerede ameliyat parasını çalıp onu karanlığa mahkum eden adamı affedecek kadar yüce gönüllü ruhlar?'
Belli ki insanlık adına güzel hikayeleri Yeşilçam'ın dibine gömmüşüz. Ortalık kana, baruta, ateşe boğulmuşken, şimdi bize kolkola girip ıslık çalarak yürüyen '3 arkadaş' lazım: Masumiyet... Hoşgörü... Sağduyu...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.