Esprinin dibine vurmak
Maksatlarının espri ya da ironi olmadığı öyle açıktı ki, bunun mizah olduğuna inanmak için ya safiyet ya zafiyet gerekirdi. Bir de Hıncal Ağabey'in saplantılı bir yanılgısı var. Fenerbahçe lehine ya da Galatasaray aleyhine yapılan herhangi bir yorumun altında yalnızca 'fanatik duygular' barındığına kendini inandırmış. Yıllardır spor medyasında kalem sallamışlığım var. Gatasaray'ın uluslararası başarılarına en çok alkış tutan, sarı-kırmızılıları yere göğe sığdıramayan yazılarım, halen Takvim ve Fotomaç'ın arşivlerinde duruyor. Bu nedenle Hıncal Ağabey'in aşağılayıcı nitelemesiyle 'fano' yani 'fanatik' sıfatı ismimin önünde pek iğreti durur.
Espri anlayışım ise hem yazı üslubum, hem televizyon programlarındaki yorumlarım, hem de kaleme aldığım tiyatro oyunları, film senaryoları sayesinde fazlaca takdir görmüştür. Yani 'fıkranın sonunda açıklama bekleyen adam' diye nitelendirilmek fena halde ağırıma gider. Eğer, Hıncal Ağabey'in iddia ettiği gibi espriden anlamayan bir fanatik olsaydım; o yazıya karşılık, şöyle yazmam gerekirdi:
"Ah be Hıncal Ağabey'im... Fenerbahçe'yi sahasında 15 yıldır yenemeyen bir takımın sempatizanı olmak, sana yeterince cezadır. Ben daha ne diyeyim?" Nasıl espri ama?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.