Gerçekten de 'Milat'

Üç yıldır dizi kulvarında iyice tutunan ve özel televizyonlara ciddi biçimde kafa tutan TRT, Milat ile dizi yapımcılığında yeni bir 'miladın' altına imza attı.
Bugüne kadar sadece Amerikan dizi ve filmlerinde gördüğüm en gerçekçi çatışma sahneleri için tüm ekibi yürekten kutluyorum. Hem prodüksiyondan kaçınılmamış, hem en ileri çekim ve gösterim teknikleri uygulanmış, hem de son derece titizlikle montajı yapılmış. Askerliğimi özel bir birlikte yaptığım ve envanterde kayıtlı neredeyse tüm silahları kullandığım için biraz kulak alışkanlığım vardır.
Milat'taki sahnelerde Uzi'nin sesi Uzi gibi, Akrep'in sesi Akrep gibi, Kanas'ın sesi de tıpkı Kanas gibi geliyordu. Bu 'küçücük' özen bile beni diziye bağlamaya yetti.
Ufuk Bayraktar'ı zaten Ramiz Dayı'nın gençliğini canlandırdığı Ezel dizisinden beri dikkatle takip ediyordum. Tam da dişine göre bir rol bulmuş. MİT'çi Hamza, Polat Alemdar'ın tahtına şimdiden aday görünüyor. Bana göre ekranların en başarılı üç karakter oyuncusundan biri olan Mustafa Uğurlu ise yeni rolüyle büyüdükçe büyüyeceğe benziyor. Bir de Burcu Kara'nın doğallığı eklenince, kadro, öyküye 'cuk' oturmuş gibi görünüyor. Bu yıl pek çok aksiyon dizisinin nefesi, ne kadar topu tüfeği varsa ateşlediği ilk bölümün ardından kesildi. Ama adını sonuna kadar hak eden ve diziler tarihinde gerçekten 'milat' oluşturacağını düşündüğüm bu yapımdan çok umutluyum.