Yerim nezaketinizi!
Hepimiz dertliydik, hepimiz şikayet ettik ama Hıncal Ağabey sonuç alana kadar yılmadı. Son zamanlarda tartışılmaya başlanan 'medyanın dördüncü erk olma özelliğini' hepimize bir kez daha hatırlattı, helal olsun!
İki gündür cep telefonuma mesaj, elektronik posta kutuma e-posta yağıyor, 'İzninizi rica edebilir miyiz...' diye başlayan. Efendim bizi rahatsız ettikleri için üzgünmüşler, eğer o mesajı onaylayıp geri gönderirsek, bizimle iletişime devam edeceklermiş. Yok istemiyorsak, 'Hayır' yazıp tekrar gönderecekmişiz vs... Peki, sabaha karşı cep telefonuma mesaj gönderip beni yataktan zıplatırken, en önemli toplantımın, en kritik yazımın ortasında 'Bilmem ne kampanyamız başladı, katılmak ister misiniz?' diye telefon açarken neredeydi bu nezaketiniz, duyarlılığınız, söyler misiniz? 50 bin liraya varan cezaların ucu görününce mi ruhunuz inceldi böyle?
Hiçbirinize iznim yok...
Hiçbirinize!
Ne yazık ki biz böyleyiz işte... Ticari hırsımız, insanlığımızın da, vicdanımızın da önünde koşuyor her zaman. 'Medeniyete dönmek için' ille de polisiye tedbirlere muhtacız. Mutlaka hukuki açıdan 'dürtülme' hatta 'güdülme' ihtiyacı içindeyiz.
Kafamızdan polis copunun, posta kutumuzdan mahkeme celbinin eksik olmaması, bu yüzden olmasın sakın?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.