Uzaklarda arama
Film, eski Yeşilçam'a saygı duruşunda bulunurken, bunu klişelere sarılarak yapmıyor. İçinde emektarlara vefa, Emek Sineması'na özlem, kadına şiddete karşı çıkış, 'Vesikalı Yarim'e göz kırparak namusla ilgili önyargılara başkaldırı gibi önemli mesajlar içermesine rağmen didaktik bir sıkıcılığa kapılmıyor. Filmde, buram buram Türkan Şoray sahiciliği ve doğallığının kokusunu alıyorsunuz.
Filmin neredeyse her karesinden güçlü bir oyunculuk fışkırıyor. Kadrosu rüya takımı gibi... Kimler yok ki? Mustafa Uğurlu, Fırat Tanış, Kaan Urgancıoğlu, Serkan Şenalp, Mehtap Bayri, Sevda Erginci ve pek çokları... Hepsi de sete yüreğini koymuş, Türkan Şoray'ın yüzünü kara çıkarmamak için olağanüstü çaba harcamış.
'Yusuf'u oynayan minik oyuncu Emirhan Oktay döktürmüş. Yağmur Ünal, hiçbir deneyimi olmamasına rağmen işi kurtarmış. (Ama annesi de kızını ne güzel çekmiş yahu!) Pavyon sahibi rolünde bir Mustafa Uğurlu var ki, oyunculuğunun tadı hâlâ damağımda.
Film, zorunluluktan dolayı küçük bir kasabaya taşınmak zorunda kalan bir pavyonun dilberleri ile köylü kadınlar arasında yaşanan çatışmayı, imkansız bir aşkın ekseninde anlatıyor. Bir gülüyorsunuz, bir gözleriniz doluyor. Bir film; eğer bu iki uç duyguyu da yaşatıyorsa, bana göre tamamdır.
Eğer havaların bozacağı bu hafta sonu Türkan Şoray duygusallığı ile içinizi ısıtmak ve onun ürkek, mahcup ve mahzun yüreğinden nasiplenmek istiyorsanız, mutluluğu uzaklarda aramayın; 'Uzaklarda Arama'ya gidin...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.