46’ya bağlamak
'Ne yapsan, ne etsen her zaman en kötüsü ilk bölümdür' kuralı maalesef 46 Yok Olan için de geçerliydi. Şamanizm ve genetik gibi ortalama dizi izleyicilerinin dudak bükeceği iki 'uzak' eksende gelişen hikaye 'fazla A/B' kaldı. Çekim tekniği ve montajı da haddinden fazla 'Amerikalı' kalınca, ortaya izleyiciye dirsek gösterecek kadar snob bir dizi çıkmış oldu. Bunların yanı sıra Erdal Beşikçioğlu dışında rolüne ısınan ikinci bir oyuncu da olmayınca, beklentilerimin yarısı taca çıktı. Zaten Star'ın yayın için seçtiği geç saat de 'kaygısını' ortaya koyar cinstendi.
Durum böyle olunca, izleyeni '46 Yok Olan'a bağlamak' zor görünüyor. Yine de 'sürüden ayrı' olanları severim. Umarım reyting kurdu, bu diziyi de kapmaz...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.