Abartmayalım lütfen!
Geçen hafta perşembe günü genç muhabir, bir boğulma vakasının haberini sunuyordu. Takım elbisesinin pantolonunun paçalarını sıvamış, olayın yaşandığı sahildeki suya girmiş, elindeki selfie çubuğuna bağlı kamerayı suya daldırmış, kendini ve arkasındaki üzgün ve telaşlı anneyi çekiyor, bir yandan da anons yapıyordu. Bizler suyun içinden her ikisini birden görünce, boğulmanın nasıl bir şey olduğunu daha iyi anlayacaktık sanki. Ya da haberi yapan arkadaşımız ile editörleri öyle sanıyordu.
Gelin görün ki orada, boğulma tehlikesi geçirdikten sonra hastanede ölüm kalım savaşı veren minicik çocuğun yaslı annesi vardı. Çocuk, annesinin gözü önünde, yarım metre suyun içinde dalgalara kapılmıştı. Konu, zaten herhangi bir efekte gerek duyulmayacak kadar dramatikti. İzletmek için dört takla atmaya ne gerek vardı, doğrusu anlamadım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.