
Güzel günler geldi işte
Ne çok bekledim bu yazıyı yazacağım günleri... Nasıl da hasretini çektim... Enseyi en çok kararttığım günleri, bu yazıyı yazacak olmanın hayaliyle atlatabildim.
Bugün baharın en güzel günlerinden biri... Açın pencereyi, havayı doya doya içinize doldurun. Alın çoluğunuzu, çocuğunuzu çıkın kırlara, uçurtma uçurun... Su şahane pazar gününe aşağıdaki liste ile uyanın istedim. Bakın, görün, mutlu olmak için ne çok sebebimiz var:
Şimdi geriye 9 başlı ejderhanın kesilecek tek bir başı kaldı: Pahalılık... Bu kararlılıkla, o da bitecek inşallah...
Bunca yemek tarifine gerek var mı?
Her yıl aynı duyarsızlık ekranlara taşınıyor. Ramazan ayı boyunca ekranlar yemek görüntüleri ve tarifleriyle dolup taşıyor. İftar menüsü için tarifler sabah kahvaltı haberlerinde başlayıp, gündüz kuşağı programlarıyla devam ederek, akşam haberlerine kadar uzanıyor. Peki ya her dakika bunca iştah uyandıran leziz yemeğin ekranda resmigeçit yapmasına gerek var mı?
Ramazan hakkında bilgisi olmayan bir yabancı, bizim ekranları görse, bu mübarek ayın sadece bir yemek festivalinden ibaret olduğunu sanır.
Evet, iftar sofraları birlikteliğin, bereketin simgesidir. Ama gün boyunca tamamen akşam yenecek yemeğe odaklanmak, onun için hazırlık yapmak, bu mübarek günlerin ruhuna uygun mudur? Nefsi ıslah etmek, yokluk ve yoksunluk çekenlerin halinden anlamak için fırsat yaratması gereken bugünleri sadece zengin iftar menüsü hayaliyle geçirmek, sevabını azaltmaz mı?
Ne döneri, ne kebabı?
Show Haber'de son derece yadırgadığım bir haber vardı. Başlığı "İftarda döner mi, kebap mı yemeli?" şeklindeydi. İnsanların evlerine 100 gram kıyma götüremediği günlerde bu olacak iş mi? Millet mercimek çorbasına kaşık sallamaya hazırlanırken kamera, kebapçı mutfağındaki ızgaranın üzerinde cızırdayan etleri, kesilen nar gibi dönerleri tarıyor... Sonra da "Kebap mı, döner mi?" sorusunun yanıtı geliyor. Muhabir diyor ki, "Döner menüsü kişi başı 159, kebap menüsü 179 lira... Haydi afiyet olsun..."
İnsanların kasap vitrinlerine müze gezer gibi bakıp, alışveriş edemeden dükkanlardan çıktığı şu günlerde afiyet oluyor mu gerçekten?..
Zap'tiye
Hakkari Yüksekova'da besicilik yapanlar 10 bin lira maaşla çoban bulamıyormuş. Ben artık onlara çoban demem. Olsa olsa Sürü CEO'su olurlar...
Ne demiş?
"Aşk yarasını ben ta bir kilometre öteden tanırım." (Kanal D'de yayınlanan Camdaki Kız dizisinden)
Gaf kürsüsü
"Çorba yeterince kabarmamış!.." (Gelinim Mutfakta'dan akıl uçuran bir kayınvalide eleştirisi)
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.